güldürenler

sadık özben’in toplu eserlerine dalmış durumdayım şu sıralar. kısa bir dönem için sevgili hocam, sonrasında ise tüm bilgi üniversitesi öğrencilerinin nasıl beynini yıkadığını fark edince, hele bir de kendisi taraf’ta yazmayı tercih edince takipten vazgeçtiğim murat belge’nin 12 eylül döneminde yenigündem dergisinde takma isimle yazdığı yazılardan oluşan bir kitap. henüz bitirmedim, o yüzden o zaman neymiş, şimdi ne olmuş bu adam diye tam bir karşılaştırma yapamıyorum ama hiç bitmeyen bir penguen gibi okuyorum şu anda. evet, sanki elimde kocaman bir penguen var, sayfalarca süren, kendi kendime kıkırdayarak, yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara okuyorum.

karakterimiz evli, bir çocuklu bir mimar mösyö. ricaları kıramayıp, sonra da işi artık hırsa bindirip hayatla, hayatıyla ilgili pek öznel kısa yazılar yazıyor. murat belge zamanında bunu ne kadar gizli tutabilmiş bilmiyorum ama ben, değil murat belge’nin yazması, bu adam gerçekten varmış da bu garip yazıları yazıyormuş gibi düşünerek okuduğumda bile inanılmaz keyif alıyorum. böyle hafifliklere ihtiyacı oluyor insanın galiba yaza girerken.

ondan önceki keyif kaynağım thomas bernhard’ın ödüllerim kitabıydı. karanlık kitapların yazarının komik ödül maceralarını anlattığı kitap, bernhard’ın kendisine verilen tüm ödülleri bir ihtiyacını gidermek (dökülüyor olsa bile yeni bir ev satın almak, evinin çürümüş pencere tahtalarını değiştirmek gibi) ya da kendine küçük bir “ödül” vermek (örneğin lüks bir ingiliz arabası almak) için kabul ettiğini gösteriyor. fazlasıyla insanca, naif sebepler. bernhard’ın kapalı dünyasına ortak olmuş gibi hissettim kendimi. otobiyografik yazıları hep sevmişimdir zaten…

Comments

Yorum Yapın