Kategori: sinema
-
Il Posto – Ermanno Olmi
Ermanno Olmi ismi yabancı değil ama nereden tanıdık, bulamıyorum (öyle bir çaresizlik işte!). 1961 yapımı Il Posto 17-18 yaşlarında görünen Domenico’nun hayat boyu çalışabileceği sağlam bir firmada işe girmek için geçtiği sınavın, işteki ilk günlerinin, ilk aşkının, ilk sarhoş oluşunun filmi. Bakışlar ve bakışmalar üstüne kurulu olan film İtalyan yeni gerçekçiliğini hakkıyla yansıtan örneklerden. Kamera Domenico’yu takipten…
Written by
-
Jafar Panahi’den film olmayan bir film
2011 Cannes Film Festivali’nde gösterilmek için bir parça kekin içine saklanan flash diskte ülke dışına kaçırılan This is Not a Film film yapması yasaklanan İranlı yönetmen Jafar Panahi’nin son harikası. Film çekmenin yasaklandığı durumda bile film düşünmenin, yazmanın, oynamanın, kısaca paylaşmanın yasaklanamayacağının kanıtı. Yasak gelmeden önce üstünde çalıştığı filmini evinin sınırları içinde canlandırmaya çalışan Panahi’ye…
Written by
-
Bob Marley
Bir Bob Marley belgeseli ile noktaladık hafta sonunu. Kevin Macdonald’ın yönettiği 2012 yapımı belgesel sadece Marley’nin hayatını, müziğini değil Rastafari hareketini (ya da ideolojisini) de anlatıyor. Reggae ile ilgilenseniz de ilgilenmeseniz de keyif alacağınız bir müzik belgeseli. Neden derseniz Bob Marley bir reggae müzisyeninden çok ötede, evrensel bir insan. Bunu filmin kapanış jeneriğinden de anlamak…
Written by
-
Leos Carax’a devam: Pola X
1999 yapımı Pola X Carax’ın kariyerindeki beşinci uzun metraj film. Henri Melville’in Pierre: or, The Ambiguities kitabından uyarlanmış bir film. Adını da Melville’in kitabının Fransızcasının baş harflerinden alıyor. Başrolde Gérard Depardieu’nin oğlu Guillaume Depardieu’nün oynadığı, Catherine Deneuve’ün ilk yarısında parladığı film yabancı bir kadının peşine takılıp aristokratik hayatına elveda diyen Pierre’in etrafında dönüyor. Holy Motors ile karşılaştırıldığında, başı-ortası-sonu olan bir hikayeye…
Written by
-
Dahi mi Ukala mı: Leos Carax ve Holy Motors
Önce Joe Wright’ın bir tiyatro sahnesinde çekildi diye bolca bahsi geçen Anna Karenina‘sını, ardından Paul Thomas Anderson’ın Scienthology tarikatının kurucusunu konu alıyor denilen The Master‘ını ve nihayet dün gece de Leos Carax’ın Cannes Film Festivali’nden beri peşinde olduğumuz Holy Motors filmini izledik. Hiçbirinden tam olarak tatmin olmuş sayılmasam da her üç filmin de akılda kalıcı sahnelere sahip olduğunu yadsıyamam.…
Written by