Kategori: sinema

  • biutiful – alejandro gonzález iñárritu

    söylenenlere, yazılanlara fazla aldırış etmeyin. biutiful uzun olmasına uzun ama süper bir film. sinemanın hakkını veren filmlerden. konudan konuya atlasa da, hiçbir karakteri derinlemesine işlemese de, arkasında bir sürü cevaplanmamış soru bıraksa da, güzel kent barcelona’nın belki en kötü yerlerini, en pis tuvaletlerini, en çirkin dünyasını gösterse de – ki woody allen’ın vicky, cristina, barcelona…

  • uncle boonmee who can recall his past lives – apichatpong weerasethakul

    2010 cannes palme d’or ödüllü bir film. ocak ayı son birkaç yıldır oscar’a aday olan filmleri izlemekle geçerdi. ama bu sefer o tarafa fazla yüz vermedik, hatta bu konuda düşünmedik bile. doğal gelişiyor akşam seansları.apichatpong weerasethakul’un 2010 yapımı filmi bir çok yönden şiirsel ve rüya gibi olsa da, içinde bir sürü tuhaflık da barındırmıyor değil.…

  • izleyiniz! -11

    ben buralarda yokken radikal gazetesinde adını hatırlayamadığım birisi 127 hours ile ilgili bir şeyler yazmış. danny boyle’un son filmi. trainspotting‘i çeken adamın aynı adam olduğuna inanamıyormuş, çok sıkıcı bir filmmiş gibi şeyler. ben de bunların yazıldığına inanamadım. diyeceğim o ki gerçekten gerilmek istiyorsanız, bence, 127 hours black swan‘dan daha iyi bir tercih. hayatta kalabilmek için…

  • le père de mes enfants – mia hansen-løve

    sakin bir film daha. 2009 yapımı. başrolün olmadığı, bir karakterin zaman zaman daha öne çıkıp sonra diğer karakterler arasına karıştığı filmlerden. çok normal bir hikaye gibi başlıyor. ne zaman ne olacak diye uzun uzun düşündürüyor, hatta sakinliğiyle, mutlu aile tablolarıyla (ufak pürüzler olsa da daha mutlu olunamaz herhalde) insanın sinirini bozuyor. ve sonra bir anda,…

  • black swan – darren aronofsky

    beklentileriniz yüksek olduğunda ne görseniz beğenmeme ihtimaliniz de o kadar yüksek oluyor. darren aronofsky ile derin ilişkim pi‘yi üç, requiem for a dream‘i beş defa izlemek üstüne kuruluyken ve ardından gelen en son filmi de (the wrestler) çoğu insanın tersine oldukça beğenmişken (özellikle karakteri bir belgesel çekiyormuşçasına sürekli arkadan izlemesi) black swan‘dan çok daha fazlasını bekliyordum.…