Yazar: Y.

  • the remains of the day

    ,

    1993 yapımı the remains of the day (günden kalanlar) kazuo ishiguro’nun aynı adlı kitabından bir uyarlama. yönetmen james ivory. ishiguro’nun kitabını da okumama sebep olan anthony hopkins’li film bizi tıpkı robert altman’ın gosford park‘ında olduğu gibi hizmetkarların gizli dünyasına götürüyor. bu sefer asıl adamımız bir ingiliz lordunun baş uşağı olan mr. stevens.kitap henüz bitmedi ama şimdilik…

  • baby doll – elia kazan

    klasiklere dönmek iyidir. ne varsa klasiklerde vardır. 1956 elia kazan yapımı baby doll tennessee williams kaleminden çıkma senaryosuyla bize keyifli bir 114 dakika yaşattı. fazlasıyla cinsel içerikli göndermelerle dolu olan film, zamanında sansüre takılmış mı diye merak ettik ama araştırmak da canımız istemedi doğrusu. biz baby doll‘u hakkında çok şey bilmeden sevdik…

  • sen balık değilsin ki güncesi sona erdi…

    ,

    henüz girmeyenler, okumayanlar, ve hatta stüdyoya gidip izlemeyenler varsa, 2011-2012 sezonunda mutlaka müdavim olacaklarından eminim. mihran tomasyan, benim crr’de izleyip çok bayılmadığım sen balık değilsin ki işini 16 mayıs’tan beri beyrut’ta evlerde, barlarda, stüdyolarda, neresi olursa orada yapıyor. sahne hariç. amaç başka yerlere sığabilmeyi öğrenmek, esnemek, gerilmek, taşınabilir, adapte edilebilir/olabilir olmak, bambaşka insanlarla iletişim kurabilmek vesaire…

  • un homme qui crie – mahamat-saleh haroun

    farkındayım, yine bol filmli bir hafta sonu oldu. daha başkaları da var aslında ama yarım yamalak, uyuklayarak izlenenler sayılmayacağı için şimdilik sıralarını bekliyorlar. bu durumda da mahamat-saleh haroun’un 2010 yapımı un homme qui crie (bağıran adam) filmiyle pazar gecesini sonlandırıyoruz.haroun’un kara afrika’nın ortasındaki çad’da geçen filmi bizi kötü bir babayla tanıştırdı. yüzme şampiyonu adam havuz…

  • los ojos de julia – guillem morales

    gerilimi, gerim gerim gerilmeyi seviyorum. hayat gerginlik yaratacak yüzlerce şeyle dolu ama olsun, sinemanın yarattığı gerginliğin keyfi de ayrı oluyor.guillem morales’in los ojos de julia (julia’nın gözleri) filmi de hikayesiyle olmasa da görüntüleriyle yer yer germeyi başardı beklentisi yüksek bünyelerimizi. görme engellilerin sinirlerini bozma kapasitesi yüksek bir senaryo olduğu kesin, saçma sapan klişelerle, amerikanca korku filmlerini…