Yazar: Y.

  • bizim evdeki film ekimi

    ,

    10. yıl! yani tam 10 yılını takip ettiğim bir küçük festival. kalbimde ayrı bir yeri olduğu kesin, hem kısa ve öz festivalleri sevdiğimden, hem soğukların istanbul’a yeni gelmeye başladığı günlerde kışa geçişi kolaylaştırdığından, hem de film seçkisini hemen her zaman beğendiğimden. bu seferki film ekimi’ni çok iyi takip ettiğimiz söylenemez belki ama açığımızı evden kapatıyoruz…

  • fareli köyde kaval çalmak

    gizemli cümlelerimin anlamını çözemeyeceği pek muhtemel olan sevgili çoğunluk!  fareli köyün kavalcısı masalını bilir misiniz?  hani köyü fareler basar, bir kavalcı da fareleri kavalının müziğinin peşine takarak köyü temizler. bazen öyle “iş”ler geliyor ki başıma hayatta, ben de diyorum keşke sihirli bir kavalım olsa, keşke bizim “köy”deki “fare”leri kavalımdan dökülen sihirli nağmeler eşliğinde ayartsam, çeşit…

  • madlenden sonra – ayşe orhon

    aydın teker’in şişli’deki stüdyosundan çıktıktan sonra garajistanbul’daki ayşe orhon gösterisine kadar koca bir gün vardı önümde. yağmur keyfimi yerine getirdiğinden belki, başı boş dolanmalar yaptım sokaklarda. aklıma esti, bomonti’deki europe in motion sunumlarına baktım bir saat. sonuna kadar kalamasam da gördüklerim keyfimi yerine getirdi, simon tanguy’in müzik eşliğinde küçük adımlar üstüne inşa ettiği dansı kadar…

  • madlenden sonra – aydın teker

    zaman bazı insanları fazla etkilemeden, etkilese de saçını başını duruşunu değiştirmeden, sadece içinde bir şeyleri kırarak, “çıplak gözle” görülemeyecek yaralar, izler bırakarak geçer gider. aradan 15-20 yıl geçse de sokakta gördüğünüzde tanıyabileceğiniz insanlar olduğunu bilmek sakinleştirici, güven vericidir. anne teresa de keersmaeker’in fulya sanat’taki performansın ardından gerçekleşen resepsiyonun olduğu salona adımı attığı anda gördüğü ve “aydın!”…

  • madlenden önce

    dün ilginç bir gün oldu. neredeyse déjà vu denebilecek bir gün. önce bir pazar sabahına pek uymayacak bir iş yapıp aydın teker’in stüdyosuna gittim yeni işlerini izlemeye, ardından da geçen sene belçika’da izlediğim ayşe orhon’un ÇOK performansını bir de garajistanbul’da izledim. böylece aralık 2010’daki belçika gezisinde tadına baktığım iki çalışmayı hemen hemen bir yıl sonra yeniden…