Yazar: Y.
-
Leos Carax’a devam: Pola X
1999 yapımı Pola X Carax’ın kariyerindeki beşinci uzun metraj film. Henri Melville’in Pierre: or, The Ambiguities kitabından uyarlanmış bir film. Adını da Melville’in kitabının Fransızcasının baş harflerinden alıyor. Başrolde Gérard Depardieu’nin oğlu Guillaume Depardieu’nün oynadığı, Catherine Deneuve’ün ilk yarısında parladığı film yabancı bir kadının peşine takılıp aristokratik hayatına elveda diyen Pierre’in etrafında dönüyor. Holy Motors ile karşılaştırıldığında, başı-ortası-sonu olan bir hikayeye…
Written by
-
Dahi mi Ukala mı: Leos Carax ve Holy Motors
Önce Joe Wright’ın bir tiyatro sahnesinde çekildi diye bolca bahsi geçen Anna Karenina‘sını, ardından Paul Thomas Anderson’ın Scienthology tarikatının kurucusunu konu alıyor denilen The Master‘ını ve nihayet dün gece de Leos Carax’ın Cannes Film Festivali’nden beri peşinde olduğumuz Holy Motors filmini izledik. Hiçbirinden tam olarak tatmin olmuş sayılmasam da her üç filmin de akılda kalıcı sahnelere sahip olduğunu yadsıyamam.…
Written by
-
İçimizdeki hayvana doğru Countdown
Geçmişte yaptıklarımızın sorumluluğunu alacak kadar cesur muyuz? Sıra itiraf etmeye, arkadaşlarımızla paylaşmaya, hatta mikrofon arkasında yüksek sesle söylemeye geldi mi ne kadarını üzerimize alabiliriz? Ve buradan yola çıkarak, elbette, asıl soru: ne kadar kötüyüz? Dedikodu, yani bir başkasının kötülüğünü anlatmak kolay iş. Hele ki onun kim olduğunu belli etmeden anlatmak en kolayı. Peki ya birisi…
Written by
-
Sinema sevinci ve The Angel’s Share
“Yaşamak”la bir sorunum var. Neden bilmiyorum ama hep erken ölmeyi, intihar etmeyi, kendi kendime son vermeyi hayal ederdim. Ne hayaller ama! Azıcık felsefe, azıcık varoluşçuluk, azıcık nihilizm de girince hayatıma, bütün bu fikirlerime kulplar bulmuş hissettim. Kimseyi korkutmamak için daha az konuşur, fikirlerimi kendime saklar oldum. Ancak hiçbirinden de vazgeçmedim. İyi icra edilen tüm sanatlar…
Written by
-
Yalnız kadınlar, bahtsız bebekler
Gayri meşru ilişkiler, aile içi ensest, gizlice doğurulan ve çöpe atılan ya da ölü doğan bebekler, yalnız kadınlar, sığınılan ya da teslim olunan erkekler, sessiz isyanlar, kör-sağır-dilsiz insanlar, ve kocaman bir kısır döngü. Sinemamızın iki büyük kadın yönetmeninin kafasını meşgul etmiş konular bu saydıklarım. Yeşim Ustaoğlu’nun Araf‘ının üstüne Pelin Esmer’in Gözetleme Kulesi‘ni izledim, sabah büfedeki televizyonda poşetin…
Written by