James Bond çılgınlığına giriş yapmış bulunuyorum. Skyfall sinemada izlediğim ilk James Bond filmi olmasının yanında, televizyonda karşılaşıp da izlediğim – yaklaşık altı yıldır televizyonum olmadığına göre epey zaman geçmiş üstünden – ve bende pek bir iz bırakmamış gibi görünen Bond filmlerinden sonra kendi isteğimle gidip izlediğim ilk Bond filmi oldu. Bond ile ilişkimi sanırım eskisi gibi “çekimser” bir şekilde sürdüreceğim.
Daniel Craig ruhsuz bir oyuncu. Bir nevi saman adam. Fazla sarışın olmasından mı, yoksa o her daim gergin göğüs kasları yüzünden mi bilmiyorum ama ısınamadım. Ejderha Dövmeli Kız‘ın Amerikan versiyonunu dayanamamamda da rol oynamıştı kendisi. James Bond’un soğuk halleri de onun ruhsuzluğundan kaynaklanıyor diye düşünüyordum ki K. “O bir ajan!” diye uyardı. Böylece ajanların genelde ruhsuz ve soğuk oldukları sonucuna varmak gerekiyor sanırım. Dolayısıyla James Bond karakterini en çok sevdiğim süper kahramanlar olan Batman ve Superman’le karşılaştırmanın bir anlamı kalmıyor. Aynı şekilde Christian Bale’i ya da Christopher Reeve’i de Daniel Craig’le karşılaştıramayız. Benim bu film sonrası öğrendiğim şu ki bir yerlerde tam bedenine oturacak şekilde özel dikim bir takım elbiseyle koşturan bir adam görürseniz büyük ihtimalle ajandır.
Skyfall‘ın açılışını yapan İstanbul-Adana sahnelerine gelirsek prodüksiyon ne kadar iyi görünse de Eminönü Meydanı’nı bir meyve-sebze pazarı halinde görmek biraz ağır bir darbe oldu. Neden Şangay en havalı otelleri, en muhteşem binalarıyla, bizse en dökük halimizle bu filmdeyiz sorusunun cevabı kolay. Ben Affleck’in önümüzdeki günlerde vizyona girecek filmi de İran’da geçiyor ama İstanbul’da çekildi. Kredi puanımız yükseltilmiş olabilir ama sinemadaki puanımız henüz o kadar yükselmedi. Kimsenin Nişantaşı’nda film çekme arzusu yok çünkü bizi tanımlayan şey halen “Doğulu”luğumuz. Bu da nasıl değişir artık bilmiyorum.
Filmin en unutulmaz karakteri ve oyuncusu açık arayla Javier Bardem’di. Kötü adam olarak yüzünü gösterdiği ilk anda asansörden bize doğru yürürken anlattığı hayatta kalan sıçan hikayesi K.’nın yorumuna göre sinema tarihine geçecek nitelikte. Katılıyorum, sadece o sahne ve Bardem ve elbette mükemmel bir görselliğe sahip olan jenerik için gidip izlenebilir.
Uzun sözün kısası Skyfall en iyi Bond filmi mi yorum yapamayacağım, Bond kızının meziyetlerinden bahsedemeyeceğim (bence böyle bir karakter yoktu), ben bu 007’ye şöyle bir anda dönüp üstümüze ateş attığı jenerik sahne dışında alışamayacağım. Bundan sonraki Bond filmleri kararımı değiştirecek mi acaba, göreceğiz.

Yorum Yapın