hafta sonu sinema deneyimi açısından oldukça tatmin edici oldu. özellikle cumartesi gecesi izlediğimiz charles laughton’ın 1955 yapımı filmi the night of the hunter sinema sanatına azıcık meraklı herkesin izlemesi gerekenlerden bence. laughton filmi doğru düzgün eleştiri görmeyince bir daha film çekmemeye karar veriyor ve bu da filmi daha da özel bir ilk ve son film kılıyor.
the night of the hunter babaları bir bankayı soyup çaldığı parayı kendilerine emanet eden iki çocuğun hikayesi. o zaman için büyük para olan 10bin doları küçük kardeş pearl’ün bez bebeğinin içine doldurduktan sonra idam edilmek üzere polislere teslim olan baba, paranın getireceği belalarla yalnız bırakır çocukları. babalarına, paranın nerede olduğunu anneleri dahil kimseye söylemeyecekleri sözünü veren john ve pearl bu sözü tutmak için korkunç harry powell’la baş etmek zorunda kalacaklardır.
filmde çocukların babasıyla aynı hapishane koğuşunu paylaştıktan sonra paranın peşine düşen düzenbaz rahip harry powell’ı robert mitchum canlandırıyor. rahatlıkla sinema tarihinin en psikopat karakterlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. sağ elinde “love”, sol elinde “hate” dövmeleri, hafif yana yatık başı, kalkık saçları, pörtlemiş gözleri, sol cebinde taşıdığı bıçağı ve herkesi gerçek bir rahip olduğuna inandırma becerisiyle bana bir tim burton filmi karakterinden farksız gelen harry powell’ın günümüz yönetmenlerine esin kaynağı olduğu kesin.
çocukların bir kayıkta nehir boyunca ilerledikleri sahnelerde ön planda görünen kurbağa, tavşan gibi hayvanlar (görüntünün derinliğiyle oynanan sahneler), en psikopat konuşmalarda arka plandaki ilahi müzikler ya da ninniler, powell’ın kolları önde çocukları takip ettiği bölümler, nehre düşmüş cesedin su altındaki şairane görüntüsü aklımdan çıkacak gibi değil – ki yine birçok yönetmeni etkilediğinden eminim.
film harry powell karakterini bir din adamı olarak ortaya koyarak dinin insanlar üstündeki körleştirici etkisine de değiniyor. powell’ın din adamı kostümü insanların ona sorgusuz sualsiz yaklaşmasını, hiçbir hareketinden şüphe duyulmamasını sağlıyor. din, kitlelerin esrarı olarak başrolü robert mitchum ile paylaşıyor.
korku sinemasının baş yapıtlarından the night of the hunter evimizin demirbaş dergisi sight&sound sayesinde karşımıza çıktı. yapıldıktan yıllar sonra sinema tarihin en iyi filmleri arasında yer alan bu filmi baş yapıtlarım arasına koymuş bulunuyorum. ne varsa eskilerde var.



Anonymous için bir cevap yazın Cevabı iptal et