finlandiyalı aki kaurismaki’nin fransa’nın le havre kentinde geçen 2011 yapımı filmi le havre pek sevgili sight&sound’un sinyalleri sonucu evimize geldi. helsinki’de kaurismaki’nin filmlerinde bolca kullandığı perdeleri kapalı, içindekini dışarı sızdırmayan, önünde sıradışı insanların bekleştiği tuhaf barının ancak önünden geçebilmiştik. aylar sonra yeni bir filmini izleme fırsatını bulduk, nereden nereye…
kaurismaki sight&sound’daki röportajında 2-3 satırlık sorulara tek cümlelik, bilgelik akan yanıtlar vermiş. dergi önümde değil, o kadar bilgelik aklımda kalmamış ama çok eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. en çok hoşuma giden bölümlerden biri “halen bergman’ın kamerasını kullanıyor musunuz?” sorusuna verdiği “bergman o kamerayla 3 film çekti, bense 17 film çektim. dolayısıyla o artık benim kameram!” yanıtı. kameranın farkını le havre‘ı izlediğinizde anlayacaksınız. film 60lardan çıkmış gibi. renkler, kentin kendisi, kostüm seçimi, yaşam… her şey yıllar öncesinde kalmış. neredeyse konu bile…
konudan bahsetmek gerekirse küçük idrissa fransız polisine yakalanmadan afrika’dan ingiltere’ye geçmeye çalışıyor. ayakkabı boyacılığı yapan marcel çocuğun saklanmasına ve ingiltere’ye geçmesine yardım ediyor. film “kötü” zamanımıza meydan okurcasına iki mutlu sonla bitiyor: çocuk kendisini götürecek olan gemiye kendisini bulmaya sözde baş koymuş polis müfettişinin bile yardımını alarak biniyor ve marcel’in ölümcül hasta karısı arletty mucizevi bir şekilde iyileşiyor. hatta kiraz ağacı bile çiçek açıyor bu kadar mutluluğun üstüne :)
le havre aynı zamanda yeni dalga oyuncularından jean-pierre léaud’yu ispiyoncu komşu rolüyle 68 yaşında karşımıza çıkarıyor. finlandiya’nın karanlık ikliminden portekiz’in ışıklı sıcağına göç etmiş olan kaurismaki’den yeni dalga’ya küçük bir saygı duruşu…

Yorum Yapın