paris’te şu sıralar yapılabilecek en güzel şey centre pompidou’daki danser sa vie (hayatını dans etmek) sergisine gitmek, zaman ne kadar kısıtlı da olsa becerdik ve dansa adanmış bu güzel toplama sergiyi gördük.
nietzche’nin “bir kez bile dans edilmeyen gün kayıp bir gün sayılabilir” cümlesiyle, matisse’in kocaman bir duvarı kaplayan dans resmiyle ve nijinski’nin dans ettiği bir pan’ın öğleden sonrası balesiyle açılan sergide dansın sanat tarihiyle buluştuğu her ana dokunmak mümkün. pina bausch’u bahar ayini videosuyla, rodin’i küçük dansçı heykelleriyle, kandinsky, andré derain, oskar schlemmer, emil nolde, man ray ve şimdi aklıma gelmeyen daha bir sürü ismi heykelleri, resimleri ve fotoğraflarıyla anan sergide josephine baker’ın muz dansı‘nı, william forsythe’ın doğaçlamayı öğrettiği videosunu, yves klein’in, yvonne rainer’in, allan kaprow’un, merce cunningham’ın, trisha brown’un performanslarını ve john travolta’nın saturday night fever‘ındaki meşhur dans sahnesini birarada seyretmek mümkün. sergiyi birkaç satırda anlatmak ne kadar zorsa, aslında birkaç saatte gezmek de o kadar zor. bir pazar günü gidebildiğim için özellikle iyice kalabalık bir anına denk geldiğim kesin ama yine de gözlerim ve ruhum sunumda biraz espasa ihtiyaç duydu. sanki biraz daha seçici davranılsa daha rahat gezilebilirmiş gibi geldi bana. sordum, soruşturdum, yanımdakiler aynı şeyi hissetmemişler.
sergiyle ilgili, elbette, kötü eleştiriler de var. bazılarına göre sergi kendi kendine youtube’dan bulabileceğin videolar dışında pek bir şey vermiyormuş. yorgundum, her şeyin hakkını yeterince veremedim, bu bir gerçek. yine de youtube başında bundan çok daha fazla zamanı sadece keşif uğruna geçirip sonunda sıkılacağımı biliyorum. o yüzden bu sergi benim gibiler için bulunmaz cevher. ayrıca hayatımda ilk defa bir serginin kataloğunu gururla çantama attım, okuyacak, öğrenecek, sergideki izler üstünden takip edilip ulaşılacak öyle çok şey var ki!



Anonymous için bir cevap yazın Cevabı iptal et