une femme douce – robert bresson

eskilere döneceğiz demiştim. ilk durak bresson’un 1969 yapımı une femme douce (yumuşak bir kadın) oldu. bir dostoyevski öyküsünden uyarlanan filmde tefeci luc ile çok da sevmeden evlenen 16 yaşındaki elle’in gizemli dünyasını luc’ün anlatımıyla izliyoruz.

film havada süzülen bir eşarp, arabaların fren sesleri ve yerde yatan bir kadınla başlıyor. yüzlere, kafalara yer vermeyen sahnelerde eller, ayaklar, gövdeler konuşuyor uzun dakikalar boyunca. gövdeler eksik başlarla tamamlandığında yatakta ölü yatan bir sarışın kadın (elle) ve başucunda kendi bildiği kadarıyla elle’i anlatan luc ile tanışıyoruz. tefeci luc elle’i ilk fark edişini, onu evlenmeye ikna etmesini, elle’in evlendikten sonraki gizli dünyasını, onu bir arabanın içinde başka bir adamla yakalayışını, elle’in isyankar, para yerine kitap ve plaklara düşkün doğasını ve tam da artık ona sadık bir eş olacağını söyledikten birkaç dakika sonra gelen fren seslerini anlatıyor. luc’un gördüğü, bildiği kadarıyla takip ediyoruz elle’in hayatını biz de seyirciler olarak. ne bir eksik, ne bir fazla.

bresson’un sadeliği baş tacı eden, aşırı hareketler, duygulanımlar, kırılmalar barındırmayan, ahlaki bir soru ortaya koysa da yargılama yapmayan sinemasının ilk renkli örneği une femme douce. dvd’de bulması zor, bizdeki kopya bile vhs devşirmesiydi. bresson’la ve muhteşem sinemasıyla samimi olmak isteyenler için l’argent (para) ve/ya pickpocket daha kolay ulaşılabilir filmler olacaktır sanırım.

Comments

Yorum Yapın