çürük film

kötü filmlerden de bahsetmek gerektiğine göre, işte festivalde izlediğim tek kötü film: yunan yönetmen syllas tzoumerkas’ın anayurt filmi.

insan her gün sadece bir filme gitme kararı alınca kötü film görme olasılığı da düşer zannediyordum ama ne yazık ki bugünkü 19:00 seansında pek ilgi çekici bir şey yoktu ve genç ustalar bölümüne bir şans verelim dedik. keşke vermeseydik çünkü canım çok ama çok sıkıldı. milliyetçi, aile ilişkileri üstüne kurulu, kurgudaki oyunlarla hikayedeki açıkları kapamaya çalışan ama gedikler epey büyük olunca hiçbir tarafından tutulamayacak bir film çıkarmış ortaya genç yönetmen. kötü bir ilk film ve ne yazık ki bana umut vadediyor gibi bile gelmedi. bu nedenle bir yerde rast gelirseniz kesinlikle pas geçin bu filmi.

bu arada fitaş’ın patlamış mısır kokan girişinden bilet almak, yağ kokan bir salonda film izlemek de pek iç açıcı değildi doğrusu. festivalin gişe görevlileri de bütün gün üstlerine sinen yağ kokusundan oldukça bunalmışa benziyorlar, bir dokunup bin ah işittik. biz film festivaline fitaş’ı yakıştıramadık, umarız başkaları da aynı görüştedir..

Comments

“çürük film” için 6 cevap

  1. yenal Avatar

    “kurgudaki oyunlarla hikâyedeki açıkları kapamaya çalışan” demişsin. Genç kuşağın büyük çoğunluğunun derdi bu sanırım, ya da bana denk geliyor.

  2. chloé Avatar

    sana biraz üst üste denk gelmiş galiba! biraz önce yazdığım la vida util filmini bulmaya çalış. amsterdam'da daha kolay ulaşılır böyle cevherlere herhalde :)

  3. Ayşe'nin Kitap Kulübü Avatar

    Merhabalar,

    Bu filme gitmediğim için yorumum fitaş'a ama özellikle salon 4'e ilişkin olacak.Kokuları bir yana bırakırsak herseferinde bir çukurun içinde oturuyor hissi ve boyun ağrısı daha da beter bir durum. Eğer film oradaysa çok ayıp ama film ne kadar sürüyor diye soruyorum.Ben ve arkadaşlarım da film festivaline fitaş'ın hiç yakışmadığını düşünüyoruz.
    Sevgiler
    Billur

  4. Anonymous Avatar
    Anonymous

    Hiç kötü değildi. Ben çoğu filme gittim ve anayurt çok güzel değildi ama güzeldi. Ayrıca yönetmenin ilk filmi olduğu için biraz anlayışlı olmak ve cesaret vermek yüreklendirmek gerektiği kanısındayım.

  5. yenal Avatar

    :) aldım listeye, diğer yazdıklarından da bir iki tane kestirdim gözüme, gerçi wim wenders'i bekliyorum ne zamandır, bakalım ne zaman gelecek.

    Bir de “in the loop” var tabii, bir başka arkadaşın önerdiği. Vakit arındırıp seyredemedim daha.

  6. chloé Avatar

    beyoğlu'ndaki sinema sayısının her geçen gün düştüğü düşünülürse festival yönetimi bu fitaş sorununa nasıl bir çözüm bulur bilmiyorum ama bir şeyler yapmak gerektiği kesin. minicik ama samimi mekanıyla yeşilçam sineması bile fitaş'tan iyidir :)

    filmin kötü olmadığını düşünmeyen arkadaş: o da sizin görüşünüz tabii. yine de genç bir yönetmenin kendini bu kadar milliyetçi duygulara teslim etmesi tuhaf geldi bana. üstelik filmin hikayesini düz olarak (yani baştan sonra) kendisinin bile bildiğinden emin olamadım. karmaşa var (“anayurt”), karmaşa var (“davetsiz misafir”). sanırım bir ilk filmle festivallere ulaşabilmek bile yönetmen için yeterince cesaretlendiricidir. şimdi düşünüyorum da keşke sabrımı zorlayıp yönetmenle soru-cevap kısmına kalsaydım…

Ayşe'nin Kitap Kulübü için bir cevap yazın Cevabı iptal et