hareketiyle, içindeki şiirle, zarafetiyle zihnime kazınan pichet klunchun’un nijinsky siam performansından sonra dün akşamki cribles live oldukça boş göründü gözüme.
heyecanlı bir açılış, kovalamaca, köşe kapmaca oyunu (tekil insan), bu tek tek kişilerin topluluk oluşturması (ve bir topluluk-toplumdan çıkabilecek tüm törenler), birbirlerinin elini hiç bırakmadan hareket etmeye çalışması ile enerjisini yitirdi. belki sahnede bir enerji vardı ama crr’nin oldukça uzak koltuklarında oturan bizlere bir türlü ulaşamadı. sonunda dansçıların birbirlerinden (sonunda!) kopup çil yavrusu gibi dağılmaları baştaki heyecanı bir an için yine verdi, ama son gelmişti artık. sahnede dört set, salonun arka köşelerinde iki set olmak üzere toplam altı set davulla çevrelenmiştik. ve iannis xenakis’in persephassa müziğinin gücüne koreografi ne yazık ki erişemedi. emmanuelle huynh, herhalde bilerek, dansçılarının kişisel özelliklerini hiç kullanmamış, el ele durmanın monotonluğunu sıradanlıktan kurtaramamış. zaten bu kadar el ele bir işte bireysel bir yaratımdan bahsetmek söz konusu olamaz sanırım. sahnedeki türk dansçılar ayşe orhon ve kerem gelebek, tanıdık olduklarından mı bilmiyorum, en çok öne çıkan dansçılardı sanki. belli tür işlerde izlemeye alıştığımız ayşe orhon’u saçlar açık, daha serbest hareket ederken ve bir grubun içinde bile ne kadar kendine özgü bir şekilde hareket ettiğini görmek çok güzeldi.
bir bütün olarak düşündüğümde, festival yöneticisi olsam, sunmayı tercih etmeyeceğim işlerden olurdu cribles live. büyük sahne ihtiyacı, grubun kalabalıklığı, istanbul’da büyük sahne denince illa ki büyük seyirci kapasitelerinin ve geleneksel sahnelerin söz konusu olması, ve bütün bunlar karşılansa bile karşımızda düşük enerjili, seyirciyi sarıp sarmalamayan, sahnede kendi içinde önce eğlenen sonra sanki “debelenen” bir grup rengarenk dansçı ile sıkması eksiler arasında. tek artılar olan kendi başlarına çok başarılı dansçılar ve müziğin seyirciyi dört yandan saran gücü ise bütünü kurtarmaya yeterli değil. akbank caz festivali sırasında heyecanlı bir kitle ile hınca hınç dolu görmeye alıştığım crr salonunun boşluğu, ruhsuzluğu da bir şeyler götürmüştür dansçıların enerjisinden belki, kim bilir…

Yorum Yapın