çelişkiler diyarı

önünden geçiyorduk, olaylı mekana bir girelim, ortalığı birbirine katan şu sergiyi bir görelim dedik. mekan: galeri non, tophane. başrolde extramücadele!

sondan başlamak istiyorum. yani biraz önce web sitelerine girip kimler diye baktığım andan. şu cümleler iyi bir tanım gibi, kopyalıyorum:
“üniversiteye alınmayan türbanlı kız da, kürtçe konuşması hoş karşılanmayan adam da, avrupalılaşma hareketine karşı çıkan islamcı da, islamcının karşı devrim arzusundan rahatsız olan ordu ve sol aydın da extramücadele’nin hayali müşterileridir. extramücadele’nin hiçbir politik düşüncesi yoktur. taraf değildir. olamaz.”
bunu okumamdan öncesi mekana girmem-giriş katında ilerlemem-dışarı çıkmam üstüne kurulu.

youtube, yanlış hatırlamıyorsam, 2007 yılından beri kapalı. sebep atatürk’e saldıran videoların sitede yer alması, kaldırılmaması.
vimeo geçtiğimiz haftalarda içinde “atatürk aleyhine işlenen suçlar” maddesinin de bulunduğu sebeplerle kapatıldı.

extramücadele sergisinde girişte koca kafalı, fraklı, kanatlı bir atatürk kuş misali yere çakılmış duruyordu.
bir atatürk fotoğrafı dijital olarak çekiştirilmişti.
kırmızı atatürk kafalarının üstüste yığılmasından oluşan bir heykel, hemen bitişiğinde de çarşaflı bir kadın kafalarından oluşan bir heykel vardı.
atatürk’ün meşhur kocatepe’ye çıkış resmi sırtında bir çuvalla arapça harfler eşliğinde sunulmuştu.

atatürk’ün malzeme olduğu bir pozitif imgeler bütününe ne kadar karşıysak, hangi amaca hizmet ettiği belli olmayan bu tür bir aşırı-negatif imgeler topluluğuna da karşıyız. bir şeyin “kötü”, “tu kaka” şeklinde, bu kadar uç boyutta sergilenmesi de, karşı durulan şeyin kabulüne, ne kadar önemsendiğine bir işaret aslında. onu çarşaflı kadınlarla aynı kefeye koymak, bu ülkede başka uğraşacak, kafa yoracak hiçbir şey kalmadı mı sorusunu getiriyor akla. başı açık olanların üniversiteye nasıl girecekleri, pozitif ayrımcılığın dayanılmaz hafifliği gibi çok güzide konuların tartışıldığı günlerde, gidip kanatlı bir atatürk’ün yere çakılmış heykelini görmek çok cazip gelmedi doğrusu.

extramücadele’nin kendini tanımlarken üstünde durduğu “taraf olmama” durumu ise düpedüz safsata. akp’nin yeni dünya düzeninde herkesin çalışması gerektiği, entegrasyonun ancak türbanla sağlanabileceği, çarşaftan türbana geçişi destekleyen söylemi ve atatürk karşıtlığı tek bir potada ele alınabilecek görüşler. bu durumda extramücadele’nin hangi tarafta yer aldığı belirsiz sayılamaz sanırım. bilinçsiz bir duruş içinde olduklarını söyleme saflığına düşemeyeceğim, 1997’de kurulan ve bu işleri ortaya koyma cesaretini gösteren kocaman sözde-sanatçı tüccar-adamların bilinçsizce ve tertemiz bir “sanatçı duyarlılığı” ile üretim yaptıklarını zannetmiyorum.

serginin geri kalanını gezmedim. “ne yazık ki” demek de gelmiyor içimden. bu eserlerle yüzümüz güldürülmeye çalışıldıysa, ben gülemedim. içinde olduğumuz zamandan belki de… bir başka zamanda, bir başka mekanda belki aynı işlere, artık bu konularla uğraşmaya gerek kalmadığından, gülümseyerek bakabilir, sanatçının muzipliğine aldanabilirim. ama şimdi değil…

Comments

Yorum Yapın