evet ilk gece, çünkü pazar günkü barbarlar featuring craig harris konserini saymıyorum. fazla klasik, fazla notacıydı. yarım saat içinde kaçırdı bizleri.
dün akşam ise gerçek bir başlangıç yaptık akbank caz festivali’ne. nils petter molvaer iki saatlik performansıyla belimizde ciddi bir ağrıya sebep olduysa da (evet, babylon konserleri öncesi beli kuvvetlendirici, uzun süre ayakta dikilmeyi sağlayacak egzersizler yapmakta fayda var), unutulmazlığını garantiledi. müzik görsellikle bütünleşince başka dünyaların kapısı aralanıyor sadece iki saatliğine de olsa. nils petter molvaer’in trompetinden çıkan melodileri kimi zaman fazla oryantal bulduğumu düşünürken öğrendim ki iskandinavya halk müziğini cazla birleştirmeye çalışıyormuş. neyse ki davulcu ve gitarist benim hoşlanmadığım folklorikliği bastıracak, kulağımı bir an olsun trompetten alacak ve onlara verecek kadar iyiydiler.
eylül-ekim 2010 yılının en sevdiğim ayları olacaklar bu gidişle. bu akşam miroslav vitous’u izlemek için crr’de olacağız. belimizi, sırtımızı biraz dinlendirmekte fayda var…

Yorum Yapın