kral çıplak

duyduk duyduk demeyin! pina bausch 2003 yılında istanbul üstüne yaptığı nefes ile 2010 yılında tekrar şehr-i istanbul’a konuk oluyor. büyük olay değil mi?

taa o zamanlar iksv’nin tek başına eser ısmarlamayı başardığı, pina’yı aylarca istanbul’da konuk ettiği düşünülünce devede kulak!!! istanbul 2010 avrupa kültür başkenti ajansımızın kültür-sanat anlayışı ne yazık ki pina bausch’tan, akram khan’dan, sylvie guillem’den öteye gidemiyor. başka büyük bir sanatçıya (2009 dans alanında bol kayıplı bir yıl olsa da soyu tükenmedi bunların bildiğim kadarıyla) ya da daha az bilinir ama şehirlere özel eserler üreten genç topluluklara, istanbul’a özel yepyeni bir eser ısmarlamak yerine 7 yıl önceki, dünya çapında çok da beğenilmeyen, canlı izleme fırsatı bulduğum bir diğer pina bausch eseri masurca fogo ile karşılaştırınca sönük nefes‘i ısıtıp tekrar önümüze koymayı tercih ettiler. keşke bir cesaret belirtisi gösterip en azından pina’nın daha önce istanbul’da gösterilmemiş bir eserini sunabilselerdi. ne yazık ki bizim gibi “misafir umduğunu değil bulduğunu yer” atasözünü kabullenmiş güruhlara bu az bile! kendimizi bu şehirde, ülkede söz hakkı olanlar değil gelip geçici misafirler gibi hissedersek daha neler olacak, neler…

işte istanbul’da ağırlamayı çok hayal ettiğim, bir diğer 2010 avrupa kültür başkenti essen ile anlaşan ve çok da meraklı olmasalar da (ne de olsa istanbul ile karşılaştırınca essen hiç de çekici değil) oraya özel bir eser üreten berlin tagfish adlı eserinin prömiyerini 2 temmuz’da mülheim’da theater der welt’te yapacak. 1,5 yıl önce prag’da bonanza‘yı izlediğim berlin video ve sahne uygulamasını mükemmel bir şekilde birleştiriyor. keşke bir turnelerine yolumu düşürebilsem de diğer işlerini görebilsem. fırsatınız olursa kaçırmayın…
berlin kentlere özel eserler üreten genç topluluklardan sadece biri. kültür politikası olmayan ülkenin 1 yıllık mecburi avrupa kültür başkenti istanbul’a da geçmiş olsun artık. bir daha bu kadar çok para olur mu tepemizde uçuşan bilemiyorum ama eminim bu tip cahil kurumlara ihtiyaç kalmadan da bir sürü yeni iş becerilebilir. şu anda hepimiz biraraya gelip avazımız çıktığı kadar bağırsak da “kral çıplak!” diye kimsenin suratımıza bakacağı yok. bu sağırlığın, körlüğün sona ermesi yakındır. bekleyip göreceğiz.

ps: bu arada berlin isimlerinin çağrıştırdığı gibi alman değil belçika’nın flaman kalesi antwerp kentinden. turneleriyle ilgili bilgiye ulaşmak için: www.berlinberlin.be

ps: körlük demişken josé saramago öldü. « j’ai passé ma vie à proclamer que le narrateur n’existait pas » (hayatımı anlatıcının var olmadığını açıklamakla geçirdim) diyen saramago’ya selamlar…

Comments

“kral çıplak” için 2 cevap

  1. danzon Avatar

    pina bausch'un “nefes”i dışında bir yapıtıyla istanbul'a gelmesi konusunda çok haklısınız.
    aslında gelecekti; son yıllarda yaptığı en iyi işlerden biri olan “vollmond” ile hem de. ancak, bildiğim ve tahmin ettiğim kadarıyla mekansızlıktan iptal edildi.

    “nefes”in yurtdışında pek beğenilmediğine gelince; herhalde farklı yorumlar okumuş olmalıyız.

    “nefes”in tekrar konuk olmasını öyle büyük olay olarak da lanse etmediler kanınmca. keşke etselerdi. ne yazık ki, ajanstakiler kültür ve sanattan bihaber oldukları için farkında değiller.
    istanbul üzerine hazırlanmış bir pina bausch yapıtı, ajans'ın düzenlediği projelerin çoğundan kat be kat bu kente dair, bu kente ait.
    bence, yedi sene de iyi bir süre tekrar gelmesi için. en yakınımdan örnek verirsem; benim bir sürü arkadaşım o zaman tanımadıklarından dolayı seyretmediler ve şimdi heyecanla bekliyorlar “nefes”i.

    genç topluluklara istanbul'a özel yeni eserler ısmarlama konusunda ise çok çok haklısınız.

  2. Chloé Avatar

    pina bausch'u her sene farklı bir eseriyle istanbul'da görme şansına erişemediğimize göre, ben yine de keşke fırsat varken daha önce gösterilmemiş bir eserini izleyebilseydik diyorum. nefes başarısız değil ama 7 yıl önce seyrettiğimde sanki daha iyi olabilirdi diye düşündürmüştü bana. hatta ikinci kez istanbul'a gelme sebebi acaba biraz değiştirilmesi mi diye sordum. hiçbir değişiklik yokmuş. lanse etme konusuna gelince, sanırım burada basının ilgisizliğine kurban gittiler. yoksa “başarı”larını kocaman başlıklar altında duyurmak istiyorlar, bundan eminim.
    bir yandan da teknik sorunlar var tabii. muhsin ertuğrul'a ne ne kadar sığabilir, o kadarcık sahnede ne gösterilebilir… sürüncemede bırakılan konular, cevapsız sorular, ölüme terk edilmiş bir akm…
    nefes'i tekrar izleyecek olmak ise heyecan verici elbette…

danzon için bir cevap yazın Cevabı iptal et