Kategori: oradan buradan
-
Son zamanlarda…
– Yattım, kalktım, çalıştım, tekrar yattım, tekrar kalktım, tekrar çalışmadım. – Direndim, dayandım. – Şaşırdım ve çok heyecanlandım. Bir süre sonra kabuğuma çekilip izlemeye başladım. Halen arada bir şaşırıyorum. Bence önemli bir his, insan şaşırma yetisini yitirirse yaşamak için hiçbir sebep kalmayabilir – ki bazen öyle de hissetmiyor değilim. – Kitap okudum. Çokça. Adı Roberto…
Written by
-
Spleen d’Istanbul
Sevgili günlük, İstanbul çok sıkıcı bir yer. Dağ başını ve oranın sıkıcılığını özledim şimdiden. Her yerde çok fazla insan var ve bunların ne işe yaradığını düşünüp duruyorum. Dağ başının sessizliğini, yalnızlığını bulmaya imkan yok bu sokaklarda. Baudelaire misali kalabalıkların yalnız adamını oynuyorum burada ve her gün daha da yalnızlaşıyorum. Herkesin ayrı bir gailesi, işi-gücü var…
Written by
-
Kaldırımda bir kelebek
İstanbul’da günlerim uzun yürüyüşler üstüne kurulu. Dağ başındaki bir arkadaşım “Hareket eden objeler çarpışır” demişti. Ben de mümkün olduğunca çok hareket ederek İstanbul’un enerjisini, kaosunu içime doldurmaya, tanıdık-tanımadık insanlara çarpmaya, karşılaşmaları tetiklemeye çalışıyorum. İşte bu kelebek de Maçka civarında hareket halindeyken bir kaldırımda çıktı karşıma. Önce ölmüş sandım, avucuma alınca canlandı. Öylece kaldırıma bırakmamak için…
Written by
-
Büyük umutlar
Hiçbir şey beklediğim gibi olmadı. Zannediyordum ki ben inince şehre, havai fişekler patlayacak, tüm arkadaşlarım kapımda sıra olup boynuma sarılacak, muhabbetim bile olmayan mahalle esnafı üç aydır nerelerde olduğumu sorup olmayan maceralarımı anlatmam için ısrar edecekti. Oysa ben dağ başında yeni bir şeyler yaşarken İstanbul’da hayat olduğu gibi devam etmiş. Mahalleme eklenen 3-5 yeni kafe,…
Written by