Yazar: Y.
-
iDANS üstüne son kez
yazmaya yazmaya soğuyor insan galiba. koskoca ekim ayı rüzgar gibi geçiverdi. artık kış soğuklarının çoktan gelmiş olması gereken kasım ayının ilk günlerindeyiz, 15-20 derece arasında güneşli günler geçiriyoruz. rotterdaministanbul (“rotterdam’dan taptaze portakallar geldi” dersem daha tanıdık gelir herkese sanırım) bu akşam garajistanbul’da başlıyor. kısa, kompakt bir program. yarın akşam ziyaret etmeyi planlıyorum.2007 yılındaki ilk festivalden…
Written by
-
neredeydim ben?!
döndüm!iyiyim de ama yazasım yok pek. ne jardin d’europe ödülünü seyirciyi de sahnede çalışanları da yeterince mutlu ettiğini düşünmediğim e.i.o‘ya gitmesi ne de bloom!’un city adlı performansı o kadar da içimi açmadı. ayça damgacı ve biriken mi özen yula’nın muhteşem metni mi daha çok övgü hak ediyor onu da bilemiyorum. ama hepsiyle ilgili yazacak kelimelerim birikti…
Written by
-
öhö öhö
birkaç gündür evde yatmaktayım. istanbul’un lanet sonbaharının bir güneşli, bir yağmurlu, bir sıcacık, biz buz gibi havasına yenik düştüm. iDANS’ın son günlerini, jérôme bel’in pichet klunchun ile flörtleşmelerini, pieter ampe’nin guillerme garrido’nun şiddetine maruz kalışlarını bu sefer kaçırıyorum. gidenler, görenler, gülenler, eğlenenler yazsalar keşke, okusak…şimdiye kadar sadece bu gece garajistanbul’da gösterilen sarah vanhee’nin me and…
Written by
-
sönük bir gece
hareketiyle, içindeki şiirle, zarafetiyle zihnime kazınan pichet klunchun’un nijinsky siam performansından sonra dün akşamki cribles live oldukça boş göründü gözüme. heyecanlı bir açılış, kovalamaca, köşe kapmaca oyunu (tekil insan), bu tek tek kişilerin topluluk oluşturması (ve bir topluluk-toplumdan çıkabilecek tüm törenler), birbirlerinin elini hiç bırakmadan hareket etmeye çalışması ile enerjisini yitirdi. belki sahnede bir enerji vardı…
Written by
-
iDANS tersanesinde işçi hakları
dün akşam iDANS-4 kapsamında bomonti binasında maria baroncea, eduard gabia ve dragana bulut’un sundukları e.i.o adlı gösteriyi izledik. tanıtım yazısı şöyle: “romanya/sırbistanlı kolektif, sanatta değer üretimi ve bunun yeniden paylaşımı üzerine, izleyicisinin ortak-yaratıcı olduğu bir performans sunuyor. kendi deyimleriyle bu performans “pratik çözümlerin ütopik bir kurmacası.””fazla bir yorumum yok. “gönlünden ne koparsa” şeklinde fiyatlandırılan oyuna…
Written by