Yazar: Y.
-
mideye oturmak
“yediğin içtiğin sana kalsın, bana gördüklerini anlat” denir ya, ben de hep bu görüşteyimdir. severim sevmesine ama iyi yemeğe büyük bir düşkünlüğüm olduğu söylenemez. önemli olan ne yediğimden çok kiminle, nerede, nasıl bir ortamda yediğimdir. işte bu yüzden, bu kadar keyif almışken, salt galata’nın içindeki ca’d’oro’da “kazıklandığımı” hissetmek çok koydu. bu kalitedeki bir mekanın üç…
Written by
-
the help – tate taylor
kathryn stockett’in kitabından sinemaya uyarlanmış olan 2011 yapımı the help amerikalılar’ın yüz karası denebilecek bir dönemde geçiyor. siyahların “renkli” olarak adlandırıldıkları ve beyazlardan tamamen farklı yaşam koşullarına tabî tutuldukları mississippi-jackson filmin mekanı. hani herkes osmanlılar’ın 1915’teki sözde ermeni soykırımını konuşuyor, henüz tarihçiler bile konu üstünde %100 kesin görüş belirtemezken herkes dilediğince ahkam kesiyor, her iki taraftan…
Written by
-
a dangerous method – david cronenberg
kabul ediyorum, the artist gibi bir sessiz filmden sonra bol konuşmalı, ve hatta sade konuşmalı a dangerous method‘a geçmek pek akıl karı değildi. ama nereden bilebilirdik ki david cronenberg gibi bir dahinin bu kadar sıradan bir filme imza atabileceğini! sabina spielrein-carl jung-sigmund freud’un 1900lerin başında çok konuşulmuş hasta-doktor ilişkisini lisa appignanesi’nin mad, bad and sad adlı…
Written by
-
the artist – michel hazanavicius
sessiz filmlere karşı özel bir sempati vardır bizim evde. o yüzden modern bir sessiz film olduğunu düşündüğümüz the artist için de daha izlemeden sempati besledik. michel hazanavicius’un oscar alması beklenen filmi güzel olmasına güzel ama sesle olan ilişkisi dışında (bir kabus sahnesinde seslerin birden gelmeye başlaması ve en sondaki bir-iki cümlelik diyalog) modern hayata pek…
Written by