Kadınsız bir Hollywood

0275ea696

Ocak-Şubat ayları sinema ayları. Evde her akşam başka bir filmin dünyasına daldığımız son iki hafta boyunca izlediklerimizin bir listesi:

American Hustle (yön: David O. Russell)
12 Years a Slave (yön: Steve Mcqueen)
The Wolf of Wall Street (yön: Martin Scorsese)
The Act of Killing (yön: Anonymous, Christine Cynn, Joshua Oppenheimer)
Her (yön: Spike Jonze)
As I Lay Dying (yön: James Franco)
Before Midnight (yön: Richard Linklater)
Captain Phillips (yön: Paul Greengrass)
Inside Llewyn Davis (yön: Coen Brothers)
Behind the Candelabra (yön: Steven Soderbergh)

Hepsi iyi güzeldi de, Before Midnight‘ı bir kenara koyarsak – ki bence onun kadını yansıtma biçimi de fazlasıyla erkek gözündendi – bu filmlerin hepsi “erkek” filmleriydi. Yukarıda listelediğim 10 filmin hiçbirinde işi götüren güçlü bir kadın karakter görmediğimi fark etmek çok koydu. Hollywood’da kadın rollerinin gittikçe azaldığını söyleyen, isyan bayrağını açan kadın oyuncular fazlasıyla haklı bu durumda. Üstelik yukarıdaki 10 filmin altısının gerçek yaşam öykülerinden alındığını dikkate alırsak, acaba kadının gerçek hayattaki rolü de mi yan rollerden öteye gidemiyor? Ya da acaba Hollywood senaristlerini, yönetmenlerini cezbedici hayatlar yaşayan kadınlar yok mu artık?

Walt Disney’in çarpıtarak önümüze getirdiği masallardan sonra (hani Pinokyo aslında küçük tatlı bir çocuğa dönmüyordur Carlo Goldoni’nin kitabında) bu çarpıtılmış yaşam öykülerini allayıp pullayıp beyaz perdeye süren Hollywood, bunları da tükettikten sonra neler olacak acaba? İnsan merak etmeden edemiyor. Bir de ya bir gün Scorsese’nin süs olarak kullandığı muhteşem vücutlu kadınlar ortadan kaybolursa bir anda? Halimiz ne olacak???

Comments

Yorum Yapın