Birikenleri yazmaya biriken’le başlayalım

Arayı açtım, sıcağı sıcağına yazacak zamanı bulamadım, işin keyfini kaçırdım. Perşembe akşamı Aydın Teker’in Jun Kawasaki ile çalışması db-ll-bass‘ı, cuma akşamı iDANS’ta Adrian Minkowicz ve Anne-Linn Akselsen’in ortak çalışması Dry Act # 2: South Domino‘yu ve cumartesi-pazar da biriken’in Re: Fwd: die in good company (Ynt: İlt: beraberce ölmek) oyununu izledim.

Beraberce Ölmek (kısaca bu şekilde kullanacağım) Melis Tezkan ve Okan Urun’dan kurulu olan biriken’in izlediğim ikinci oyunu. Yala ama Yutma‘yı Ayça Damgacı’nın oyunculuğu, Özen Yula’nın metniyle de akılda kalıcı olduğundan, biriken’in tamamen kendisine ait bir oyunu nasıl şekillendirdiğini izlemek için sabırsızlanıyordum. Yazan, yöneten, tasarlayan koltuğunda biriken’in, müzik koltuğunda kim ki o’nun oturduğu Beraberce Ölmek beklentilerimi fazlasıyla karşıladı.

Şansım yaver gitti, oyunu iki gecesinde de izledim ve ilginç gözlemler yapma fırsatı buldum. Örneğin ilk gece oyunun daha ortasında alkışlara boğulan Okan Urun’un “tuvalet tiradı” ikinci gece çok daha sönüktü. Zaten genel olarak bakıldığında Urun’un performansı ikinci gece düşük kalırken, sahnedeki partneri Gökçe Yiğitel ikinci gece ilkine göre çok daha iyi bir performans sergiledi. Her iki gece de garajistanbul tıklım tıklım doluydu ve salonu dolduran kitle iDANS’ın genel kitlesinden çok farklı, çok daha sevimli yüzler barındırıyordu. Hatta kendilerini Berlin’e ışınlanmış hissedenler olduğunu duydum seyirciler arasında dolanırken.

Oyun, kimi basın organlarında yansıtıldığı gibi “toplu intihar” düşüncesi üstüne kurulu değil. Çok daha yalın ve herkesin içinde olan duyguları sahneye taşıyor: gündelik hayattan, onun dayatmaları ve gelgitlerinden, anlaşılamamaktan ve kendini sürekli “anormal” ya da “yük” hissetmekten bunalma hali. Tüm bu üst-metnin altında, arkada yazılan yazıların ve 1-2 repliğin yansıttığı bir intihar teması var ki üstünde bu kadar durulmamalı gibime geliyor. Çoğunluğun hissettiği bu duyguları intihar eden azınlığa özgü kılmak oyundan çok şey götürür*.

biriken’in imzasını taşıyan ama Okan Urun’un çoğunu yazdığı duyduğum oyun metni neredeyse mükemmel. Hepimizin başına gelen sıkıntılı yolculuklardan (“tatil yola çıkınca değil, gidilecek yere varınca başlar”), karmaşık aşklardan, oturduğumuz ve oturmadığımız “kucak”lardan (başbakanın, cumhurbaşkanının, şirket patronlarının, polislerin kapsayıcı kucakları), bel-sırt ağrılarından öylesine doğal ve içten bahsediyorlar ki izleyen herkesin bir yerden bağlanmaması, kendinden bir parça bulmaması imkansız. Güzel olan da bu…

Oyunculuklara gelirsek… Okan Urun rolüne cuk oturmuş tabirsi caizse. Gökçe Yiğitel’in doğrudan konuşma tarzı benim hoşuma gitse de seyircinin mesafeli olduğunu fark ettim. Yiğitel’in oynadığı karakteri çok düzleştirdiğini, daha çok tökezleyen ve doğal bir tonla konuşması gerektiğini, oyun metnini kupkuru ezberden okuduğunu düşünenler var. Urun’la Yiğitel’in oyunculukları arasındaki bu farkın bilinçli bir seçimden kaynaklandığı ve bu farkın oyunu güçlendirdiği kanısındayım. Urun’un feminen tavırları nasıl hızlı, histerik ve “sanki mutlu” tonlamasıyla bütünleşiyorsa, Yiğitel’in erkeksi havasını da o duygusal anları sert bir tonla vermesi destekliyor. Bence her şey oyun oynandıkça yerine daha da oturacak.

Beraberce Ölmek benim için Radio Muezzin ile birlikte iDANS-6’nın en akılda kalıcı işi oldu şimdiye kadar.

* Ortaokuldayız, yanılmıyorsam yaza doğru, okulun son günleri, hatta belki de yaz tatili. Bir arkadaşımızın evinde kalmışız birkaç kişi. Sabah kahvaltıda televizyon izliyoruz, haberlerde Radiohead’den Creep çalmaya başlıyor. Hemen dibimizde Ataköy’de, iki genç bir binanın tepesinden atlayarak intihar etmiş, terk edilmiş binanın duvarında “I don’t belong here” yazıyor. Olayla ilişkilendirilen üçüncü kişi arkadaşımız, çok yakından tanıyoruz. Olanlara inanamayışımız, ondan sonra gelen tüm intiharlar halen aklımda. Bazı detaylardan emin olamıyor, beynimin bana oynadığı bir oyun mu diye düşünüyorum ama bütün bunlar gerçekti, oluyordu, ve biz bunların ortasındaydık. Belki de bu yüzden Beraberce Ölmek bu kadar yakın geldi bana…

Comments

Yorum Yapın