tepenin ardı – emin alper

duymayan kalmasın: istanbul modern sinema son dönem türk filmlerinden oluşan bir program hazırlamış. 23 eylül’e kadar gösterime girmemiş, festivallerde kaçırdığımız ya da bir türlü fırsat bulup izleyemediğimiz filmleri istanbul modern’in eli yüzü düzgün cep sinemasında görebileceğiz.

ben dün açılışı emin alper’in filmi tepenin ardı ile yaptım. müzeye vardığımda, filmin başlamasına 20-25 dakika olmasına rağmen sinemanın önünde büyük bir kalabalık vardı. içeri girmek, boş koltuk bulmak ve her beş dakikada bir izledikleri hakkında oldukça yüksek sesle yorum yapan iki saygısız kadın seyirciye rağmen filme konsantre olmak büyük başarıydı. bazen diyorum ki herkes yanlız gezsin, sinemaya-tiyatroya yalnız gelsin ki muhteşem yorumlarını paylaşacak kimsesi olmasın yanında.

tepenin ardı karakter analizleri olsun, görüntüler, diyaloglar, ince politik duruş olsun, çok başarılı. hikaye insanların çeşitli bahanelere sığınarak (birbirlerine, hayvanlara, doğaya) uyguladıkları şiddet etrafında şekillense de bunu asla gözümüze sokarak göstermiyor. hiç görmediğimiz ama en büyük düşman, en büyük “öteki” olarak sunulan yörükler filmin “günah keçileri”. karakterler arasında “katil kim?” tarzı bir kutu oyununa konu olabilecek sır perdeleri var. kimse kimseye gerçeği söyleyemiyor, işin garibi şiddetin kurbanı da uygulayıcısı kadar sessiz. filmin geçtiği dağlık mekan (ermenek-karaman) bu esrarlı atmosferi destekliyor, şiddeti temsil eden her bir ses dağlar arasında yankılanıyor, büyüyor. asıl suçlular konuşmadıkça suç olarak görülen şeyin sorumluluğu her seferinde gizli düşman yörüklere yükleniyor. sadece suçlu değil, tanık olan da aynı derecede sessiz. bir yanlışı düzeltmeye çalışmıyor, kendisine ne denirse onu yapıyor, oradan oraya sürüklenmeye bir diyeceği yok. bir tarafta günah keçisi yörükler, diğer tarafta sürü psikolojisinin içinde kendi kendilerine yarattıkları (acaba gerçekten öyle mi?!) nefretle kavrulan ve ancak en büyük kaybı verdikten sonra tepenin ardına geçmeyi göze alabilen sözde hak savunucuları, özde korkaklar.

emin alper ilk filmiyle bu etkiyi bıraktığına göre, beklentiler göz önüne alınırsa, ikinci film için işi oldukça zor. abartıyorum belki ama dün sinemadan çıktığımda içeri girmeyi başaranlar arasında olduğum için kendimi çok şanslı hissettim.

Comments

Yorum Yapın