endişe angst anxiété

türk tiyatrosu için endişeliyim.
istanbul’daki müzik sahnesine bakıyorum, ışıltılı. görsel sanatlar sahnesi kıpırtılı. çağdaş dans belki burada ses çıkarmıyor ama yurtdışına bir gel-git var.
peki ya tiyatro?

dün akşam tiyatro boğaziçi’nin eleni’den mektuplar oyununa gittik. buraya daha önce yazdığım dot ve mekan artı eleştirilerini direkt geri almak istedim salondan çıkmayı başardığımda. artık türkiye’de eleştirmenlerin, seyircilerin dot oyunlarını neye göre yere göğe sığdıramadığını biliyorum. eğer tiyatro diye yapılan şey genel olarak lisede yapılan tiyatroyu geçemiyorsa, elbette dot bu sahnenin bir numaralı yıldızıdır, büyük iş yapıyordur. onun boyalı ihtişamını, mekan artı’nın kırık dökük deneyselliğini aratacak bir oyun, eleni’den mektuplar.


korkarım ki iki yılda bir yapılan tiyatro festivali’nin türkiye’de tiyatro anlayışını değiştirme, geliştirme açısından en küçük bir yararı olmuyor. özellikle de bol seyirci toplaması garantili büyük yapımları bırakıp has tiyatro seyircisini (yani tiyatro yapanları) çekecek ve ilham verecek küçük yapımları tercih etmedikleri sürece bu düzen böyle sürüp gidecek. deneysel olana, amatör ama yaratıcı ve cesur olana sahnelerini, sokaklarını açan bir tiyatro festivalimiz ne zaman olacak bizim?

Comments

Yorum Yapın