yeni bir oyuncak

yıllar önce deselerdi ki “bütün bir haftasonunu evde, elinde bir e-reader ile geçireceksin” hayatta inanmazdım. ama oldu, ben geçtiğimiz iki günü evden dışarıya adımımı atmadan, başımı ekrandan zorunlu haller dışında kaldırmadan paul auster’ın sunset park kitabını okuyarak geçirdim. yeni aldığımız sony e-reader kitaplarla aramı yaptı desem yanlış olmaz. tek elle kitap tutmayı seven, bu nedenle tüm kitapları kıvırıp büken, kalın bir kitabı okurken kolları resmen yorulan, “keşke kitap kendi kendine durabilse, ben de sadece onu okusam” diyen bendenizi bir e-reader kendine iki günde bağladı. 
kağıtla, sayfalarla olan ilişkim bundan yara alır mı bilmiyorum (sanmıyorum!). zaten türkçe doğru düzgün kitap bulmaya pek imkan yok. bu da demektir ki öyle sürekli e-reader’la gezecek halimiz yok. ama yine de çıktığı günden bugüne mesafeli yaklaştığım e-reader’ları artık herkese gönül rahatlığıyla önerebilirim. bizimki sony marka, neredeyse avuç içi kadar ve hafif mi hafif. 130 dolar bayıldık ama karşılığını fazlasıyla alıyor gibiyiz şimdiden.
bu e-reader olayının bir güzel tarafı da okuma keyfinize çeşitlilik katması. evden çıkarken hangi kitabı yanıma alsam diye düşünmeye gerek yok, hele yorgun hissederken sırf yanınızda foucault var diye anlamaya çalışmanıza hiç gerek yok. kitapları çok daha rahat, çok daha keyifli okuyabiliyorsunuz. üstelik yazı boyutu değişebiliyor, font değişebiliyor.
şu anda tek sorun, bence, e-reader’da okumak için seçtiğim ilk kitaptaki iki kahramana (terk edilmiş objeleri fotoğraflayan miles ile artık çok az kullanılan daktilo gibi nesneleri tamir eden bir dükkanı olan bing) hikayelerini bu kadar teknolojik bir alette okuyarak ihanet ediyor gibi hissetmem. acaba bana çok alınıyorlar mıdır :)

Comments

Yorum Yapın