meryl streep’in başrolde olduğu, yönetmenliğini phyllida lloyd’un yaptığı the iron lady meryl streep’e bir oscar daha kazandırmak için çekilmiş, o kesin. ama margaret thatcher’ı yüceltmek için mi, yoksa sadece son sahnesiyle onunla ve hatta tüm kadın cinsiyle dalga geçmek için mi çekilmiş, işte onu tam çözemedim.
thatcher’ın özelleştirmenin önünü açan, türkiye’de de özellikle turgut özal’ı etkilemiş ve hem kısa hem uzun vadede hepimizin hayatının içine etmiş bir isim olduğunu biliyordum ama bir bakkal kızı olduğunu, oxford’da okuduğunu, politika basamaklarını inatçılığı, kararlılığı ve fikirlerini asla vazgeçmeden yüksek sesle dile getirmesiyle tırmandığını bilmiyordum (bu yönleri hoşuma gitti doğrusu, bazen bir “dominant teyze”ye benzese de). tıpkı halen bir alzheimer hastası olarak yaşadığını bilmemem gibi…
margaret, kocası denis evlenme teklif ettiğinde ona nasıl bir kadınla evlenmek istediğinin farkında olup olmadığını soruyor. margaret evde oturup çocukları büyütecek, mutfakta tek başına bulaşık yıkayacak bir kadın değil, “insanın hayatta bir işlevi olmalıdır” diyor ve ekliyor “bir çay fincanını yıkarken ölmek istemiyorum”. her ne kadar iki çocuğu olsa da kamu yararına çalışmayı hayatında her şeyin önüne koyuyor ve tam 11 yıl boyunca başbakan olarak ingiltere’yi baştan yaratıyor. işte filmin son karesinin çay fincanını yıkayan yaşlı margaret thatcher’ı göstermesi hem thatcher’ın ta kendisiyle, hem de “ne yaparsanız yapın, kadınsınız ve hepinizin sonu aynı” alt metniyle tüm kadınlarla dalga geçer gibiydi. tüm bir kariyeri thatcher’ın bakış açısıyla anlatan, belki de bu anlamda ailenin isteğine boyun eğen film bu son karesiyle hepimize nanik yaptı. meryl streep oscar’a gider mi bilmiyorum ama filmi sırf bu sahnesi nedeniyle protesto ediyorum.
thatcher’ın “it used to be about trying to do something. now it’s about trying to be someone” (eskiden her şey ne yapmaya çalıştığınızla ilgiliydi, şimdiyse kim olmaya çalıştığınızla ilgili) sözüyse dünyayla ilgili bir türlü çözemediğim bir büyük gizemi çözmemi sağladı sanki. neden bunu böyle yapıyorlar da şöyle yapmıyorlar, diye düşünürdüm. şimdi anlıyorum ki insanlar düzgün bir iş yapmaya değil, yaptığı o işin onun kim olduğuna ne getirisi olduğuna bakıyor. adam gibi bir şey çıkmamasının, genel geçerliğin sebebi de bu. neden bahsettiğimi anlamak için arif olmaya gerek yok sanırım…

Yorum Yapın