işte 2011’i zevkten dört köşe uğurlamamıza sebep olan film! pedro almodovar, antonia banderas’ı çılgın plastik cerrah olarak başrole oturttuğu, thierry jonquet’nin tarantula adlı romanından uyarladığı la piel que habito (içinde yaşadığım deri) ile gönüllerimizi tam anlamıyla fethetti.
filmle ilgili en önemli gizemleri ortalığa dökmeden konuşmak, yazmak neredeyse imkansız. o yüzden filmi henüz izlemediyseniz – ki işiniz ne? bir an önce sinemaya koşun! – bundan sonraki paragrafları okumamanızı tavsiye ediyorum.
la piel que habito geçen yıl çılgın iktidar partimizin çılgın kadın bakanlarının meclis’te sundukları tecavüz suçlularına “kimyasal hadım” yasa teklifinin kimyasal değil ama fiziksel olarak vuku bulmuş halini konu ediniyor. ama yasal değil elbette, kızının tecavüze uğradığını düşünen bir babanın kendince uygun bulduğu öc alma şekli olarak. bu durumda öncelikle korkunç tecavüzcülere sesleniyorum, sizin de karşınıza banderas gibi çılgın bir cerrah baba çıkabilir, dikkat!
banderas’ın canlandırdığı dr. robert ledgard adlı cerrahımız kızına tecavüzden ve sonra da ölümünden sorumlu tuttuğu vincente’yi bir güzel kaçırdıktan ve vajinoplasti yaptıktan sonra bu kadarla kalmıyor. vincente’yi güzel bir kadına dönüştürmek için gerekli olan her türlü numarayı yapıyor. sonuç: altı yılda vincente oluyor vera! sonrasını siz düşünün. bir almodovar filmini sapkın bir ilişki olmadan hayal edebiliyor musunuz? işte burada da sevgili doktorumuz kendi neşterinden çıkma vera’ya aşık oluyor, vincente’nin üstündeki kadın deri tabakasına rağmen içeride erkek olduğunu unutuyor. sonuç elbette ki intikam…
almodovar’ın renkli dünyasının tuhaf ürünlerine alışık olan bizler filmin anlatımı, karışık kurgusu sağ olsun, sinemada ağzı açık kalakaldık. ah bir de bağımsız sinema salonlarını desteklemek adına yılın son günü gittiğimiz beyoğlu sineması’nda filmin son 15 dakikasında beşer dakika arayla üç defa film kopmasaydı!
bu arada filmin bambaşka bir sonu olması gerektiği kesin, bu son fazlasıyla sönük kalmış, bana aynı sahneyi uzata uzata izlettiren türk ya da brezilya dizilerini anımsattı. ağlayamaya ağlayamaya bir hal oldular. bir de şu yasa teklifinin sonunu bilen var mı? biraz baktım ama kabul edildi mi edilmedi mi anlayamadım. yorumlar arasında asıl haber kaybolup gitmiş gibi…

Yorum Yapın