münih’te kaçırdıklarım ve ant hampton’dan guruguru

münih geçen ocak ayında ne kadar soğuktuysa, bu aralık ayında da o kadar sıcaktı. neredeyse bahar mevsimini aratmayan, güneş altında paltoları atma isteği uyandıran limonata gibi bir hava altında bizi alışverişe çağıran renkli ve şeytani noel pazarlarını es geçip spielart festivaline attık kendimizi. daha iki hafta önce helsinki’ye giderken istanbul-münih uçağı yoğun sis nedeniyle rötar yapmış, münih havalimanında tüm uçuşlar, aktarmalar birbirine girmiş, helsinki uçağını kaçırmam tüm bir günü yeni bir kenti keşfetmek yerine havalimanında sürünerek geçirmeme sebep olmuştu. küresel ısınmanın sağı solu belli olmuyor artık!

münih’te ne yazık ki spielart’ın en dikkat çekici gösterilerine denk gelemedim. oysa romeo castellucci’nin paris ve toulouse’da büyük protestolarla karşılanan on the concept of the face, regarding the son of god oyununu, veya bayıldığım berlin’in tagfish‘ini veya pieter ampe’nin – ki iDANS’taki gösterilerden tanıdık – müzisyen kardeşi jakob ampe ile yaptığı deneme performans jake & tete’s big reconciliation attempt for the disputes from the past‘ı, veya gobsquad’ın herkesin dilinde dolanan çocuklarla yaptığı iş before your very eyes performansını izlemeyi çok isterdim. ne yalan söyleyeyim videolarını ele geçirmeye çalışmadım diyemem. sonuç başarısız :(

neyse efendim istediğim işleri izleyemedim diye karalara bürünecek halim yok! andy warhol “herkes 15 dakikalığına ünlü olacak” demiş ya, ben de tam bir saatliğine ünlü bir tiyatro oyuncusu oldum londralı ant hampton’ın guruguru‘su vesilesiyle. rolüm kapsamında sosyal anksiete hastalığından mustarip, sahne korkusu yaşayan ünlü tiyatro oyuncusu charlie’nin bir saat boyunca sesi ve bedeni oldum. ama durun bu şekilde pek bir şey anlaşılmıyor, farkındayım. öncelikle performansın gerçekleşebilmesi için tam 5 kişi olmak gerekiyor. herkese farklı isimler yazan yaka kartları veriliyor ve bir televizyon karşısında 5 sandalyenin daire şeklinde dizilmiş olduğu loş bir odaya giriyorsunuz. göreviniz yaka kartınızda yazılı olan ismin yer aldığı sandalyeye oturmak, sandalyenin üstündeki kulaklıkları hijyenik mendille temizlemek ve kulaklıkları taktıktan sonra verilen komutları takip etmek. herkesin karakteri ayrı, komutları apayrı. grup psikolojisi bu tuhaf interaktif performansın ana meselesi. ilk dili ingilizce olmayanlar için komutları anlama, tekrarlama süresi, genel senkronizasyon iyi hesaplanmamış olsa da, televizyonu bir “big brother” olarak önümüze koyması, bizi bir anda seyirciden aktif oyuncuya dönüştürmesiyle, guruguru bir estonyalı, bir finlandiyalı, bir ispanyol, bir çek ve bendenizden oluşan fıkralara vesile olabilecek grubumuzu epey güldürdü. ant hampton’ı ve tuhaf televizyon karakteri guruguru’yu takip listesine aldık.

Comments

Yorum Yapın