bergen ertesi istanbul’da oldukça etkileyici bir geceyle karşılaştım. her ne kadar üstünden bir hafta geçse de mutlaka not etmek istiyorum ki en azından ikincisini (sanırım 8 kasım) yakalayın: sensin festival! /// kısa formatlar 1 başlığı altında kumbaracı 50’de ilyas odman ve aslı bostancı çok başarılı iki solo sundular. adından da anlaşılabileceği gibi festivallere (!) meydan okuyan bir isimle yola çıkan program her ay farklı isimleri kumbaracı 50 sahnesinde buluşturacak.
ilyas odman’ı bilenler tarzına alışıktır. sahne sanatları alanını birazcık takip edenlere sorulsa “dans-performans” konusunda ilk akla gelecek isim olur belki de ilyas’ınki. hem iyi ve farklı olmasından hem de istanbul’da gözünü karartıp kararlı bir şekilde sürekli gösteri yapmasından. dansa uygun mekanın mumla aransa zor bulunacağı 15 milyonluk kentimizde, kumbaracı 50 de bir dans mekanı sayılmaz ama işini oraya uydurup seyirciye ulaşmaya çalışmaktan vazgeçmemek hatırı sayılır ve takdire şayan bir çaba bence. dans alanında sezonluk program yapan mekanlarımız olabilseydi, ne iDANS’ın seyirci sıkıntı çekmek kaygısı duymasına gerek kalırdı ne de sponsorsuzluktan, devletin destek vermemesinden böylesine kıvranıyor olurduk. basit, sade ama önemli bir çaba.
lafı uzatmadan izlediklerimize geçeyim. 26 ekim akşamı önce aslı bostancı’dan in between / arada adlı soloyu, ardından ilyas odman’dan massa‘yı izledik. ikisi de yeni çalışmalar sayılmasa da biraraya getirilişleri, birlikte sunuluşları bir ilkti.
gecenin açılışını yapan bostancı arada kalma durumunu çok basit bir kararsızlık (çantasından çıkardığı hayvan maketlerini toplayıp toplamama, hangisini alacağını seçme) üstünden anlatırken 2008’de paris’te ko murobushi ile birlikte yaptığı butoh çalışmasının izlerini yakalamak mümkündü. aslı’nın 20 dakikalık evreni bizi önce küçük bir kızla, ardından kafasına geçirdiği un dolu çantayla dans eden histerik bir kadınla tanıştırdı ve bunların her birini öyle bir halde yaptı ki izleyenleri yarattığı evrene çekmeyi kesinlikle başardı. program metnine şöyle yazmış aslı – ki çok sevdim – : “kendimin ve garip yaratığımın ilişkisinin anlattığı hikayelere kulak veriyorum”.
aslı’nın sahneyi terk etmesiyle ilyas sahneye girdi ve onun bıraktığı izler üstünden 2006’da yarattığı yorgun II‘yi yepyeni bir şekilde yorumladı. açık söylemek gerekirse aslı’nın bıraktığı nokta, iki işin bağlanma şekli, bostancı’nın döktüğü unla lekelenen odman’ın kostümü, histerik karakterler ve massa‘nın finali çok etkileyici ve kesinlikle akılda kalıcı olsa da ortada bir boşluk, konsantrasyonun dağıldığı bir nokta oldu. massa‘nın üstünde biraz daha durmakta fayda olabilir.
bu iki iş bir daha ne zaman birlikte izlenebilir, sensin festival! bir dahaki sefer kimlerle çıkar karşımıza bilmiyorum ama bir dahakinde buluşmakta fayda var :)


Yorum Yapın