viyana’da havanın ısınacağı yok, belli oldu. gündüz müzelere, akşam gösterilere sığınmak soğuktan kaçmanın en iyi yolu. viyana’nın o pek methedilen sanat hayatıyla içli dışlı olmaya geçen gece en şatafatlı tiyatrolardan volkstheater’de rosas’ın 1984 yapımı elena’s aria‘sını, dün ise kunst halle g’de nicole peisl’in viefalt‘ını izleyerek devam ettik.
anna teresa de keersmaeker’in sahnede ilk defa konuşma ve video görüntüleri kullandığı elena’s aria bir “sandalye-mania”olarak nitelendirilebilir. anna teresa’nın da içlerinde olduğu 5 kadın 2 saate yakın hem kendilerini hem de seyirciyi besbelli yorma amacını taşıyan tekrarlar üstüne kurulu sandalye koreografisini küçük farklılıklarla tekrarladılar. bütün yorgunluğun en sondaki 10-15 dakikanın “yorgunluk dansı”nı daha anlamlı kılmak için olduğuysa ancak gösterinin sonunda anlaşıldı tabii. 2. sırada oturduğum için belki sahnede olup biten her şeyin içinde gibiydim, yere çizili daire ve onunla yapılan oyunlara çok vakıf olamasam da dansçıların tüm bitkinliklerine, terlerine, nefes alıp verişlerine neredeyse değebiliyordum. belki de o yüzden sanki arkamdaki seyirci kalabalığı fazla dağınık, gürültülü geldi. impulstanz tarafından dağıtılan yelpazelerse kesinlikle dikkat dağıtıcı (her ne kadar bir an kafamı arkaya çevirdiğimde üst balkonlarda tıpkı bir 19. yüzyıl romanındaymışçasına pırpır eden yelpazeleri görmek beni zamanda bir yolculuğa çıkarsa da). elena’s aria tüm yorgunluğun anlam kazandığı sondaki o 15 dakika için bile tümüyle izlenebilir…
dün ise impulstanz’ın genç koreograflar programı olarak tanımlanabilecek 8tension kapsamında nicole peisl ve satu herrala’yı izledik sahnede. bahsetmeyi unutmuş olabilirim ama ilk geceki melanie maar ve valerie oberleithner gösterileri de bu kapsamdaydı. viefalt hani şu beyaz ya da gri zeminli, beyaz ya da gri ciddi kostümlü, müziksiz, içinde mutlaka bir sahnede koşma ya da hızlı hareket etme barındıran, mimiksiz yüzlerin bol olduğu performanslardan biri. ve türünün “hiç fena değil” denebilecek örneklerinden. kısa, öz, ritmi iyi kurulmuş, küçük sürprizlere yer veren ve aniden biten.
viyana’da bu akşam istanbul’da görmeye alışık olduğumuz bir bulgar’ı, ivo dimchev’i izleyeceğiz. keyifli olma ihtimali yüksek…
ve bir haber: rosas‘ın web sitesi der ki fase, four movements to the music of steve reich 30 eylül’de iDANS kapsamında istanbul’da olacakmış. heyecan dorukta!



Yorum Yapın