meleklere şeytani bir bakış

ve bu sabah bitti. en az bir aydır elimde gezen, sürüm sürüm süründürerek okuduğum şeytan ayetleri benim işkencemden kurtuldu.

uzun sürmesine bir sürü bahane uydurabilirim, ama şu sıralar kopardığı fırtınayı düşünürsek, belki de iyi olmuş demek daha çok hoşuma gidiyor. kara güneş diye korsan bir yayınevi çıktı, kitabı türkçe’ye çevirdiğini ve 28 ocak’ta internet üzerinden yayınlayacaklarını açıkladı. bunu duyanlar çeviri iyi mi, ya yanlış çevrildiyse telaşının hemen ardından kim bu kara güneş diye araştırmaya başladı. ve şimdi gelinen nokta o ki kimse işi fazla didiklemek istemiyor.

şeytan ayetleri okuduğum ilk salman rüşdi kitabı oldu. hep merak ederdim bu kitabın kopardığı kıyametin sebebi ne ola diye, sonunda “erdim”. öncelikle rüşdi’nin kitabının bir görünüp bir kaybolan karakterlerin çokluğu, olağanüstü olanı günlük hayata yedirirkenki “olağan” anlatım tarzıyla bana gabriel garcia marquez’in yüzyıllık yalnızlık ve kolera günlerinde aşk romanlarını hatırlattı. tüm romanı yaptığı göndermeleri çok da didiklemeden, tamamen kurgu bir eser okuyormuş gibi okudum (gerçi kutsal kitaplar da bir kurgu değil mi ki?!). sonuç olarak da kıkırdayarak okuduğum ve kesinlikle “iyi ki” okuduğum bir kitap oldu.

rüşdi, şeytan ayetleri‘nde hz.muhammed’in hayatından esinlenmiş olsa da, sadece islam’ın değil, genel olarak tüm dinlerin bir sürü dogmasıyla, mitiyle, inancıyla dalga geçiyor. kitabı okuduğumu görenlerin hemen yapıştırıverdiği soruları keşke bir yere not etmiş olsaydım. hiçbirini tam olarak hatırlamıyorum. ama hepsine cevabım hayır oldu. kitabı tüm dinlere bir hakaret olarak da algılayabilirsiniz, tüm dinleri tam ters noktadan ele alan, bu dinlerin kitaplarını cümle cümle, mit mit parçalara ayıran ve yepyeni bir “kitap” yaratan bir eğlence unsuru olarak da. ama okumazsanız sadece kaçırmış, londra tropik bir iklime sahip olsa neler olabileceğini, içinde büyüyen nefretin keçiye dönüştürdüğü adamın başına gelenleri, denizin kendileri için ikiye ayrılacağını düşünerek yola çıkan kelebeklerin çevrelediği hacıları, daha çok müşteri çekmek için peygamberin karılarının isimlerini alan hayat kadınlarıyla dolu genelevi, sadece isimlerini bile yüksek sesle söylemenin keyfimi yerine getirdiği gibreel farishta ve saladdin chamcha’yı tanımaktan, kısacası çok büyük bir zevkten mahrum kalmış olursunuz.

gelelim kara güneş basıma. daha önce isimleri duyulmamış bir korsan oluşum. kimlerden oluştukları belli değil. belki cem akaş, belki süreyyya evren. ilk sayfa çevirileri çok başarılı, amatör olmadıkları kesin. romanın, kurgunun ne demek olduğunun tartışılmaya başlanacağını iddia ediyorlar 28 ocak’tan sonra – ki fazla iddialı buldum, sanki şeytan ayetleri‘nden önce büyülü gerçekçilik akımından hiç roman yazılmamış ya da türkçe’ye çevrilmemiş gibi. ama asıl önemlisi bu adamların kendilerine seçtikleri isim ve sembol. kara güneş’in nerval’in çokça kullandığı “le soleil noir”dan ve hilmi yavuz’un “nur-u siyah”ından geldiğini yazmışlar. ezoterizmden bahsediyorlar, nazizm ile işimiz olmaz diyorlar.
bir belgesel buldum. kara güneş kavramının kökenlerini ve nazizm düşüncesinde nasıl belirleyici olduğunu anlatıyor. maalesef fransızca ama belki bir yerlerden torrentini alt yazılı olarak bulmak da mümkündür. anlamadığım, bu isim ve sembolün yakın tarihteki anlamı nasıl bir kenara atılır da, ondan çok daha önce, 19. yüzyıldaki kullanımıyla kendi kendine bir doğrulama ile, kullanılabilir? yeterince araştırılmamış olması söz konusu olabilir mi?

fırsat bulsam, salman rüşdi ile konuşmak, yazışmak isterdim. ne derdi acaba bu kadar çok skandala konu olan kitabının kara güneş basım adlı, belki nazi etkileşimli, korsan bir oluşum tarafından çevrildiğini öğrense?

Comments

“meleklere şeytani bir bakış” için 3 cevap

  1. Anonymous Avatar
    Anonymous

    Rushdie yerine Rüşdi yazmanızı takdir etmişken Cebrail Feriştah ve Saladdin Çamça (Şamşa?) yazılışlarını da görmek isterdim.

    Oldum olası TDK'nın yazım kurallarına sinir olmuşumdur…

  2. chloé Avatar

    gibreel ismi “cebrail”i sadece çağrışıtıran bir karakter ismi. kara güneş basımevi'nin yaptığı çeviriye baktım da şimdi, onlar da orijinal kitaptaki gibi bırakmışlar. başkası cebrail diye çevirirse de kurguya haksızlık olur sanırım.

  3. Anonymous Avatar
    Anonymous

    hayatımda okumak istediğim kitap listesinde birinci sırada…siz bu kitabın çevrilmiş halini okumadınız sanırım..off..mutlaka okumam lazım :(

Yorum Yapın