kendi çöplüklerine dönen horozlar

geç olsun, güç olmasın, değil mi? az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ve sonunda inişli çıkışlı kentimiz istanbul’a, yağmura, çamura geri döndük. buralarda neler olduğundan pek haberim yok doğrusu. gelen maillere göre haydarpaşa garı’nda ikinci bahar diye bir etkinlik yaratıvermiş sevgili istanbul 2010 ajansımız.  ve yine gelen bir habere göre sanatçıların gar binasına girişi hava muhalefeti, güvenlik ve çok da net açıklanmayan sebeplerden engellenmiş. sanatçılar da apar topar gösterilerini söğütlüçeşme istasyonu’na uyarlaya girişmişler. falan fiskos. doğrusu çok da merak etmiyorum neler olduğunu.
belçika’da bulunduğumuz yaklaşık 15 gün boyunca buralardan uzak kaldığıma hemen hiç üzülmedim. arcadi’de yediğim elmalı tart, ste catherine’deki noel pazarı ve kuru domatesli, zeytinli, mantarlı kiş, grand-place’a çepeçevre yansıtılan noel videoları buraları hiç aklıma getirmeme fazlasıyla yardımcı oldu. belki brugge’deki december dance festivalinde janez jansa’nın fake it! gösterisini izleyebilsem (biletler çoktan tükenmiş ne yazık ki!), brüksel sınırlarındaki mekanlarda izlenebilecek bir şeylere rastlasam (örneğin thierry de mey’nin yeni enstalasyonunun açılışı 1-2 gün önce olsaydı!) daha da güzel olurdu her şey. olsun, biz de sokakların, soğuk havanın keyfini çıkardık onun yerine.
anlatacak çok şey var. her şey yavaş yavaş…

Comments

Yorum Yapın