depo’dan iki 45lik geçti

bir kerelik bir performansa tanık olduk dün akşam yaklaşık 30 kişi. depo’da ikinci katta mustafa kaplan ve alain michard kişisel tarihlerinin başrolde olduğu, dillerini, kronolojilerini, hareketlerini, öykülerini birbirlerine geçirdikleri “performans olmayan” bir performans sundular bize.

evet, merdivenleri çıktıktan sonra önümüze çıkan duvarları adalet, savaş, idam cezası gibi konuları rengarenk işleyen afişlerle dolu bir oda oldu. ama giriş “this is not a performance” yazan bir şeritle kapatılmıştı ve içeri ancak mustafa kaplan ve alain michard makaslarıyla yazıyı paramparça ettikten, yani resmi açılış gerçekleştikten sonra girebildik. mekanda dilediğimiz gibi yürüdük, birbirimize çarpmadan nasıl bir yeri paylaştığımıza baktık önce. arkasından tütün deposu’nun bir duvarı boydan boya mustafa ve alain’in kronolojilerini kurşun kalemle yazdıkları, tarihlerini birbirlerine bağladıkları bir deftere dönüştü. mustafa’nın hayatından filiz, aydın teker, dolap, geyvan mcmillen geçti, alain’inkinden pina bausch, boris charmatz. ilk sahneye çıkışları (1984 müydü?) eşleşti, birbirlerinin sayfalarına yaptıkları yorumlarla duvar zenginleşti. eski koreografilerini objelere, ikinci üçüncü kişilere gerek görmeden sadece bedenleriyle yeniden canlandırdılar, bir masanın iki köşesine oturup ağacın altında oturan adamların hikayesini anlattılar. kendi müziklerini kendileri koydular, depo’da çalışan asena günal’a çay servisi yaptırdılar. hele bir de kendi hayatlarını ya da birbirlerinin hayatını mustafa’nın fransızca, alain’in türkçe konuşarak anlattığı bölüm vardı ki iç içe geçmeleri tamamlandı sanki, hangisi kim, kim kimi canlandırıyor gibi soruların cevapları iyice muğlaklaştı.

iyi ki depo var da böyle bir kerelik performanslara tanık olabiliyoruz. sadece kendilerini ortaya koyarak böylesine var olabilen iki adamın sade varoluşlarını izlemek büyük bir keyifti. daha fazla söze gerek yok…

Comments

Yorum Yapın