caz müziğin ramazanla bir alakası yoktur

ramazanda caz. ismindeki dini vecibelere rağmen afişlerinde gördüğüm aydın esen, ilhan erşahin gibi isimler nedeniyle merak ettiğim bir etkinlikti.

dün radikal’de sevin okyay’ın yazısı da bu güzide festivalin ilk konserinden bahsediyordu. arkeoloji müzesi’nin bahçesine girdiğinde bir tarafta iftarını açanları, diğer tarafta konser için bekleşenleri görmüş. vesaire vesaire. sonra konserin ortasında ezan başlamış, müziğin sesini önce kısmış, sonra ezan bitene kadar çalmayı kesmişler. yazının tümü burada.
sadece müslüman sanatçıların içinde yer bulabildikleri, ezanla birlikte çalmayı bıraktıkları bir festivalde caz ruhundan bahsedilemez. nerede müziğin isyanı, başkaldırısı? din etrafında biçimlenen bir müziğin, ister caz olsun ister rock, özgürleştiriciliğinden bahsedilemez.
yazık ki bu dünyada olup biten bütün insan ırkını utanca boğan hadiseler din yüzünden olmakta. dinlerin bizleri içine sıkıştırdığı dogmalar, kurallar, yasaklar olmasa birbirimize bu kadar düşmanca bakar mıydık acaba?
ramazanda caz, bizlerin, içinde bulunduğumuz din çağında, dinsel ögelere sempatiyle yaklaşmamızı ve hatta görmezden gelmemizi sağlamak üzere düşünülmüş bir hinliktir, hakim ideolojinin temel araçlarından olmaya adaydır.

Comments

“caz müziğin ramazanla bir alakası yoktur” için 3 cevap

  1. danzon Avatar

    ben ilk defa bir klasik müzik konserinde denk gelmiştim ezan sırasında müziğin kesilmesine. yine arkeoloji müzesi bahçesindeydi.
    emre aracı, albümünü de yaptığı, sultanların bestelediği veya sultanlar için bestelenmiş klasik batı müziği parçalarından seçmeler sunuyordu, istanbul oda orkestrasıyla birlikte.
    şaşırmış ve öfkelenmiştim; malum, “sultanlar” ya, onlarla birlikte bir anda hepimiz “imanlı” olmuştuk! müzik başka değerlerin önüne geçmiş gibi gelmişti. (belki “gibi”si fazla!)

    yanılmıyorsam daha sonraları iksv'nin aya irini'deki bir-iki etkinliğinde yine sanatçılar ezanın bitmesini beklemişlerdi sahne üzerinde.
    sanatçılar belki de, dini bir olguya saygıyla birlikte, müziklerinin ezan sesinden etkileneceğini de düşünüyor olabilirler.
    hele enver ibrahim konserinde bence bu kaygı çok barizdi; ibrahim'in müziği sakin, sessiz, derinden giden bir müzik; bir sürü camiden arka arkaya geleceği düşünüldüğünde yaklaşık 10 dakika sürecek ezan sesi bence hem sanatçıların hem seyircinin konsantrasyonunu bozacak, müziği tam bir kakafoniye dönüşecekti.

    “ramazanda caz”a gelince; düşüncelerinize sonuna kadar katılıyorum, ama adamcağız ne yapsın, geçen sene saray avlusunda “gavur müziği” organize ediyim dedi (sanki zamanında sultanlarımız şarap içmemişler, 10-15 yıldır iksv'nin festivalleri sırasında avluda şarap içilmiyormuş gibi), faşist ve dinci provakatörlerin gazabına uğradı. bu sene, ne kadar inançlı biri olduğunu gösterme niyetinde!!!

    hadi, hakan erdoğan kılıfına uydurdu konser düzenliyor; hiç merak ettiniz mi yıllardır her sene ağustos'ta her akşam bir pop konserinin olduğu açıkhava tiyatrosu'nda veya son yıllarda kuruçeşme arena'da ramazan gelince neden bütün organizasyonlar durdu!! neden bir-iki istisna dışında kentte hiç bir konser etkinliği düzenlenmiyor! ve neden hiç bir sanatçı buna sesini çıkarmıyor! bırakın sesini çıkarmamak, röportajların arasında bundan sanki doğal bir şeymiş, böyle olması gerekirmiş gibi bahsediyorlar!!

  2. Chloé Avatar

    durumun bu kadar vahim olduğunun farkında değildim. ağsutos ayı bana hep yılın diğer dönemlerine göre daha ölü gelmiştir, belki ondan.
    vakit gazetesi kışkırtması sonucu dincilerin bastığı geçen yılki idil biret konseri, çıplaklık sebebiyle engellenen kumbaracı 50'deki özen yula oyunu (tabii sebebi mekanda yangın merdiveni olmaması diye yutturmaya çalıştılar), gürültüden korkan teyzenin nuh deyip peygamber dememesi sebebiyle çok uzun zamandır ölüyü oynayan talimhane tiyatrosu, ismi lazım değil akm, iDANS'ın çıplaklık göstermeyen fotoğraflarla tanıtım yapmaya çalışması, hatta alkolsüz açılış kokteyli… liste bildiğim bilmediğim, hatırladığım unuttuğum hadiselerle daha çok uzayabilir.
    ne yazık ki körleşme öyle bir boyutta ve o kadar beklenmedik yerlere kadar sızmış durumda ki, neresinden tutacağını bilemiyor insan…

  3. danzon Avatar

    enver ibrahim konserinde farkında değilim, küçük bir broşür hazırlanmış “ramazanda caz” ile ilgili, başında da iki sayfalık bir metin var, bir anlamda fikrin “kuramını yaparak” ramazan ile cazı, islam ile cazı olumlayan. bilin bakalım makalenin yazarı kim :)
    murat belge!

    ve bu akşamki cafer yusuf konserinden edindiğim izlenim, ezan arasını sanatçıların değil organizatörün verdiriyor olması! adamcağız ya çok inançlı ya da geçen sene çok korkmuş! hoş, inançlıysa da zaten “korkuyor” demektir :)

    talimhane'nin başına gelenler konusunda ise; başta hepimiz yaşlı bir teyzenin kaprisi zannediyorduk ya, meğerse talimhane bölgesinin son yıllarda aşırı değerlenmesiyle birlikte “böyük sermaye” tiyatronun olduğu adaya göz dikmiş, eğer tiyatro legalleşirse planları suya düşecek, o yüzden bir türlü ruhsat verdirmiyorlarmış!

Yorum Yapın