bir telefonun marifetleri

beynimden kıvılcımlar çıkıyor. evet halen sıcağım. devlet dairesinden hallice boğaziçi elektrik taksim binasındayım. nümeratör bozuk, elle yazılmış küçük fişleri alıyoruz, memurlar numaraları bağırarak çağırıyorlar, duyan duyuyor, duymayan hakkını aramaya başlıyor. bir adam oturuyor çaprazımda. son teknoloji telefonunu dizinin üstünde tutuyor. avucuyla ekranı örtmeye çalışıyor, karşıdaki memureyi filme çekiyor. işte beynim de o anda ısınmaya başlıyor. biraz bekliyorum duracak mı diye. hayır, yaklaştırıyor, uzaklaştırıyor, devam ediyor.
sıram geldiğinde önünden geçerken ne çektiğini soruyorum. “hiç” diyor. “nasıl hiç? gizli çekiyorsunuz resmen” diyorum, cevap “sizi çekmiyorum ya, size ne?”.
“çok güzel bir noktaya parmak bastınız efendim!” demek geliyor içimden, “bu ülkenin hakim ideolojisi “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” atasözüyle tek cümlede toplanmıştır ve gerisi boştur.”

Comments

Yorum Yapın