doğaçlama istanbul

bu ülkede bazı şeyler çok zor. yorulan, bıkan, artık kurtulmak isteyenlerle karşılaşmak olağan. ben de onlardan biriyim bir anlamda. hep aynı yöne dönen, aynı rakamlara sık sık “denk” gelen bu sürprizsiz çarktan kurtulmak için çırpınıp duruyoruz. kimi zaman daha çok hissediyorum çarkın yükünü omuzlarımda, kimi zaman başka dertlere dalıp (ya da zorla daldırıp kendimi) unutuyorum, kimi zaman da eve kapatıp kendimi sakinleşmeye çalışıyorum. ama bir kez girdiniz mi bu işlerin içine, ucundan kıyısında bile olsa, dertlenmekten, değiştirmeye çalışmaktan alamıyorsunuz kendinizi.

böyle uğraşıp duranlardan biri de defne erdur bekdik. o yanaël plumet ile birlikte transit istanbul‘u organize ediyor. transit istanbul ne mi? bu yıl, yanlış saymıyorsam, 5. kez düzenlenecek olan bağımsız bir doğaçlama festivali. yıllardır özellikle fransız kültür merkezi, fransız liseleri ve defne’nin oradan buradan koparabildikleri ile amatör bir ruhla, ama her sene daha da büyüyerek gerçekleşiyor festival. geçen sene ünlü cazcı barre philips festivalin konukları arasındaydı. tütün deposu’nda gerçekleşen atölyeler istanbul’da doğaçlamaya ilgi duyan çeşitli ülkelerden müzisyen ve dansçıları biraraya getirmiş, ardından sunulan performanslar ise benim için unutulmaz olmuştu. atölyelerde tanışanlar yavaş yavaş birlikte yeni işler üretmeye başladılar. gonca gümüşayak’ın geçen mayıs ayında garajistanbul’da gerçekleştirdiği hayali ve sureti bunlardan biri. bildiğim kadarıyla şebnem yüksel de halen transit’te tanıştığı bir saksafoncu ile doğaçlama çıkışlı bir iş üstüne çalışmakta.
ilki darphane-i amire binasında 2006’da yapılan transit istanbul, kapadokya’dan sonra karavan projesiyle birlikte antakya ve suriye’yi de ekledi atölye ve performans programına, büyüyerek yoluna devam ediyor. bunda defne’nin uykusuz gecelerinin payı büyük kuşkusuz. onun en çok üstünde durduğu konulardan biri de maddi durumu uygun olmayan ama atölyelere katılmak isteyen 1-2 kişiye burs sağlayabilmekti. bu sene le quan ninh, kirstie simson, nancy stark smith gibi önemli isimleri ağırlayacak olan festivalin atölye katılım ücretleri de oldukça pahalı maalesef. bunun sebebi de ayni sponsorluklar dışında pek destek alamamaları elbette. defne uğraşmış didinmiş, bir kişi bulmuş burs verebilecek. ne yazık ki bursu alacak kişiyi bulmak çok çok daha zor olmuş. nefes‘in girişinde bana bunları anlatırken yorgunluktan bitmiş, sinirleri harap, ağlamaklıydı. “kimse istemedi bursu” dedi. tarihlerdendir, uygun değillerdir dedik. ama ne kadar geçerli bir sebep ki bu? 1-2 yıldır derslere girdiği mimar sinan modern dans bölümünden, dışarıdan tanıdığı herkese teker teker sormuş, kimseyi bulamayınca burs için ölüp biten bulgar bir kızı daha fazla bekletmemeye karar vermiş…
transit istanbul’un açılışı yarın akşam 19:00’da arte galeri’de gerçekleşecek. galata kiva han’dan lezzetler performanslara eşlik edecek. eminim geçen sene tütün deposu’nda mojitoya doyduğumuz sıcak açılışlarını unutturacak kadar samimi geçecektir.
emek verenlerin içlerindeki heyecanı biraz olsun canlı tutabilmek, boşuna olmadığını göstermek için orada olmalı, takip etmeli. yoksa böyle uğraşıp didinenler, kendilerini birilerine bir şeyler yapabilmek uğruna “insanlıktan çıkmış” hissedenler de kenarlarına çekilirse halimiz nicedir?

Comments

Yorum Yapın